Bir kokteylde garson kız, ikramda bulunduğu iki beyefendinin konuştuklarına kulak misafiri olmuş. Birinci beyefendi; “Ona hayranım, ona tapıyorum,” demiş.

            Arkadaşı; “Benim olsa ben de tapardım,” demiş. Birincisi; “Yürüyüş tarzı ve cazibesine bitiyorum. Onun kahverengi iri gözleri, dik ve mağrur başı ayrı bir etkileyici,” demiş. Arkadaşı, “Çok şanslısın,” demiş. Birinci devam etmiş; “Beni en çok heyecanlandıran şey ne biliyor musun? Kulağımı hafifçe ısırış tarzı,” deyince, Garson kız dayanamamış;

            “Efendim affedersiniz, “Bu sevgi dolu sözleri duyunca eşinize özendim. Boşanmaların bu kadar çok olduğu devirde, eşini böyle tutkuyla seven bir erkeğin olması neredeyse mucize,” demiş. Birinci adam alaycı bir tebessümle “Eşim mi! Ben şampiyon yarış atımdan söz ediyorum,” demiş.

            Garson kız adamın bir attan bahsettiğini tahmin edememiş.

            ‘Sevgi nedir?’ diye sorulsa insan sayısı kadar çeşitli sayıda tanım ortaya çıkar. Zira insanlar her şeyi olduğu gibi sevgiyi de bilinç seviyesine göre tanımlıyorlar. Kimi şehvetini sevgi sanıyor. Kimi onun isteklerini yerine getirmek sanıyor, kimi onu mutlu etmek sanıyor. Kimi ortaklık sanıyor. Kimi sevgiyi, eşinin sahibi olma, ona hükmetme, onu sömürme sanıyor. Sevgiyi sömürme sananlar, eşini sömüremiyorsa; o zaman sevmek sömüreceği şeyleri seçer. Örneğin;  atını, köpeğini, kedisini, arabasını, vb.

            Günümüzde eşini sömürme niyetinde olanlar çoğunluktadır. Bunların nazarında iyi eş, kendini en çok sömürten eştir. İşin ilginç yanı bu insanlara sorsanız; asla böyle bir niyeti olmadığını söylerler.

Bu durumun izahı şöyle yapılıyor; insan beş duyusu ile algıladığı her veriyi bilinç dışında depolar. Bilinç dışı, depodaki bilgilere dayanarak, nasıl tepki verileceğine bilinçten hemen önce karar verir ve bunu bilince ulaştırır. İnsan bu işleyişin farkına varamadığı için bilinciyle hareket ettiğini sanır.  (Biraz karışık gibi görünen bu mekanizma bilim adamlarınca ispatlanmıştır.) Kişi her ne kadar bilincini geliştirmeye çalışsa da eğer bilinç dışı kayıtları değişmezse, özde değişemez İnsanlar söze değil, öze bakarlar ve özde ne olduğunu net bir şekilde görürler.  

Kendisine verilen eski bilgilere itibar edenler, sevgiyi, bu ikinci el bilgilerden öğrendikleri şey olduğunu sanıyorlar. Karşısındaki insan bunun sevgi olmadığını hissedip itiraz edince, kendi bilgilerini sorgulamak yerine, haklı olduklarını iddia ediyorlar.  Özde değişmek isteyenler, bilinç dışı kayıtlarını ‘sevgi hesapsız, beklentisiz, koşulsuz vermektir,’ şeklinde değiştirmelidir.