Günlük yaşamda, işler ters gittiğinde, örneğin, trafikte sıkıştığınızda, planlarız yürümediğinde, vs. de, neler hissediyorsunuz ve ne yapıyorsunuz?
Bu durumda, hissettiklerine ve yaptıklarına göre, insanları iki ana gruba ayırabiliriz. Birinci grup, işler beklediği gibi gitmeyince, içerliyor, isyan ediyor, kendisini ya da başkalarını suçluyor ve tepki gösteriyor. İkinci grup, olanı olduğu gibi kabul ediyor. Birinci guruba isyankarlar, ikinci gruba teslimiyetçiler diyelim. Günümüzde insanların kahir ekseriyeti birinci gruptandır.
Birinci grup, içerlemekte ve tepki göstermekte haklı olduğuna inanır. Bu insanlar için, ‘teslimiyet,’ yenilgiyi baştan kabul etmek anlamına gelir. Oysa teslimiyet; yenilmek, mücadeleden vazgeçmek, zorluklarla başa çıkamamak değildir. Uyuşuk olmak, pasif olmak, boyun eğmek, pısırık olmak, elinden geleni yapmamak, başına gelene katlanmak, olana razı olmak, hiç değildir. Aşırı bir iyimserlikle kendini aldatmak, umursamaz olmak, görmezden gelmek, aymaz, duyarsız olmak, asla değildir. Bu davranışlar, isyan eden, ama tepki göstermenin riskinden kaçınan insanların sığındığı, gizli içerleme biçimidir.
İsyankârlar, beklediği olmadığında, itiraz edip, tepki gösterirse, bu tür olayları engelleyeceğini sanır. Oysa tepki göstermek; bir insanı, yargılamak, reddetmek, eleştirmek, onu değiştirmeye çalışmak, ona akıl öğretmektir. Bu yüzden tepki, olumsuz bir eylemdir.
Niyetiniz güzel olsa bile, olumsuz eylemle olumlu sonuç almak mümkün değildir. Bakın Albert F. Schlieder ne güzel söylemiş; “Biz kendimizi maksadımıza göre değerlendiririz, başkaları ise davranışlarımıza göre.” Tepki gösteren bir insanın ağzından çıkanlar, dünya tatlısı laflar olsa dahi, karşı taraf, azarlandığının farkındadır. Azarlanan bir insandan olumlu bir davranış beklemek ham hayaldir.
Teslimiyet, olanı olduğu kabul edip, aksaklıkları düzeltmek amacıyla eyleme geçmektir. Aksayanı düzeltmek, olumlu bir eylemdir. Olaya böyle yaklaşabilenler, içerleme, hayal kırıklığı, öfke ve umutsuzluk yaşamadıkları için, tepki göstermeden durumu düzelmenin yolunu ararlar. Sakince durumu değerlendirip, durumu değiştirebileceği veya düzeltebileceği bir şey varsa onu yapmaya çalışır. Eğer değiştirebileceği, düzeltebileceği bir şey yoksa ondan uzaklaşmak için yapabileceği bir şey var mı diye bakar. Tek amacı, durumu düzeltmektir.