Bayram Yaklaşıyor…
Öyle alışkanlıklarımız var ki… Akıl alacak gibi değil. Binlerce yıl önceden birileri “Bayram edeceksiniz” demişler. Evimiz yansa da, ocağımız sönse […]
Öyle alışkanlıklarımız var ki… Akıl alacak gibi değil. Binlerce yıl önceden birileri “Bayram edeceksiniz” demişler. Evimiz yansa da, ocağımız sönse de ille o bayramı ediyoruz. Efendim, her halde bu böyle olmuyor. 27 Mayıs Bayramımız vardı, kaldırdık.
Gereği kalmadı, dedik kaldırdık. Hatta 27 Mayıs bayramını bize armağan edenler yaşasaydılar hapse atacaktık. İki kişi ancak ele geçirebildik. Ayakta durabilseler hapse atılacaklar. 27 Mayısla gelen nimetlerin hepsini de sildik, süpürdük. İzini tozunu bırakmadık.
İslamın farz olan emirleri üzerinde oynanamayacağı biliniyor. Ama şu farz olmayan, kimisi eski zaman geleneği olarak uygulanırken günümüze kadar gelebilmiş, kimisi de yakın geçmişte uydurularak dinimize sokulmuş gibi etkinlikleri aklı eren kimselere bir güzel inceletsek. Kamuoyuna olayın aslını astarını anlatsak…
Yazımı buraya kadar okuyanlar korkarım beni dinin dışına çoktan itelemiş olmasınlar.
Bir “Kutlu Doğum Haftası” benim kafamı kurcalıyor. Bir gecekonduda oturan on yaşında kız çocuğu yaş günü diye bir şeye özendi diye “Vaaay, bu ne kadar büyük günah…” diye karşılayanlar İslamın sevgili Peygamberini bin beş yüz yılın sonrasında bir hafta sürecek bir yaş haftası işkencesine uğratma hakkını nereden aldılar, bilemiyorum…
İslamda öyle bir emir olsaydı, başından beri olurdu. Birileri durup durup bir şeyler uyduruyor. Diyorlar ki, birkaç yüz yıl önce “kandiller” yokmuş. Bir de şu gerçek pek sırıtıyor. Bayramlar, kandiller ve diğer dini etkinlikler yılda on gün önce gelerek sürüp giderken “Kutlu Doğum Haftası” tam da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızın yakın komşusu olarak takvimin aynı günlerine sabitlenmiş durumda. Peygamberin doğumuna ilişkin kandil yıllar içinde gezinip dururken “Kutlu Doğum Haftası” nın sabit tutulması hoş değil.
Bir de içinde bulunduğumuz günlerden hiç biri bayram etmemize elvermiyor.
Ülke baştan başa yangın yerine dönmüş. Türkiye’de yaşayanların her altmış kişisinden biri yurt dışından kaçıp gelmiş “Bayram benim neyime…” türküsüyle yatıp kalkan bir takım garibanlar iken biz neyin bayramını edeceğiz.
Yurt dışından İslama yakıştırılan bir takım insanlık dışı alışkanlıklar insanlara dayatılırken “Bayram Benim Neyime…” Ülke içinde Türk askerinin burnunun dibinde paçavrasını asmış, askere “Hadi erkeksen önlemeye kalkış…” dercesine gerinen ve ortalığı geren unsurların her yerde cirit attığı bir ortamda bayram neymiş arkadaşım…
Kimi işçiler grevde, Soma’da üç yüz bir işi gitti gelmedi, önümüzdeki bir hafta içinde Türkiye yolları en aç üç yüz kişinin kanlarıyla sulanacak.
Bir deli trene binmişiz. On beş gün sonra bizi hangi cehenneme atacak. Ben onun derdindeyim. Bayram etmeye vaktim yok benim. Benim yüreğime kan damlıyor.
Deha20.com'da yer alan haberlerin yayın, basım, dağıtım hakkı Dehamat Gazetecilik A.Ş.'ne ait olup izinsiz kullanılamaz.

Bir Cevap Yazın