Mustafa Kemal Atatürk’ümüzü andık. Onu yitirişimizin yetmiş beşinci yılında meydanlardaydık, Anıt Kabir’deydik. 10 Kasım sabahı saat dokuzu beş geçe […]

 

Mustafa Kemal Atatürk’ümüzü andık. Onu yitirişimizin yetmiş beşinci yılında meydanlardaydık, Anıt Kabir’deydik. 10 Kasım sabahı saat dokuzu beş geçe ülke çapında hayat durdu. Simitçi tepesinde simitleriyle, şoför elinde direksiyonuyla saygı duruşuna katıldı. Ama yine de Atatürk’ümüze duyduğumuz bu büyük aşk konusunda bir terslik mi vardı?

Ben Türkiye’den birkaç bin kilometre uzakta 10 Kasım gününü televizyonlardan izledim. İnsan Türkiye’nin dışından bakınca Türkiye’de olup bitenleri daha geniş açıdan görme imkânı buluyor. Bir de bakmadan bakmaya fark var belki de…

Ankara’da Anıt Kabir’de iki milyona yakın kişi var. Göz yaşartıcı bir tablo. Sevindirici bir tablo. İstanbul’da Dolmabahçe sarayı karadan ve denizden öylesine kuşatılmış ki, insanın içi gurur doluyor. “İşte bir millet Ata’sını böyle anar” diyorsunuz. Ne güzel.

Sözüme devam ediyorum. İzmir’e gelince İzmir’imiz de ki büyük kentimizi aratmayan güzelliklerle dolu. Gündoğdu’da yüz elli bin kişi toplanmış. Akşam saatlerinde körfezin üstünde İzmir’ini selamlayan ışıktan Atatürk siluetini on binler izlemiş.

Buradan Konak’ta Atatürk Kültür Merkezi’ne gelelim. Bu adreste düzenlenen toplantı salona baktım. Toplantıyı EGE TV canlı olarak yayınladı. Toplantıda seçkin konuşmacılar vardı. Ve göz bebeğimiz, umudumuz, sevgilimiz Prof. Dr. Metin Feyzioğlu vardı.

O Feyzioğlu ki, benim şu yaşıma kadar düşünemediğim ve de işitemediğim önemde görüşler bildirdi. Sadece Feyzioğlu değil, diğer konuşmacılar da donanımlı kişilerdi. Ankara Belediye Başkanlığını bırakıp giderek Ankara’nın karşı güçlere kaptırılmasına yol açan Murat Karayalçın bile gözüme pek de zararlı biri değilmiş gibi göründü.

Ancak salonun hali neydi öyle? Beş altı yüz kişilik salonun yarısı boştu. İzmir gibi dört milyona yakın kişinin yaşadığı bir kentte kentin ortasında bir salona dört yüz kişiyi getiremeyişimize mi yanayım? O güzelim konuşmacıların her biri altın değerinde görüşlerinden kimsenin haber alamayışına mı yanayım.

Şimdiki halde benim derdim bu arkadaşlar…

 


Bir Cevap Yazın