7 Aralık 2024 Cumartesi

NE KADAR ÖZGÜRSÜNÜZ?

Hüseyin Güdücü

11-01-2017
Bize yazmak için tıklayınız.


            Diyojen bir ağacın altında, her zaman olduğu gibi, çıplak vaziyette, sessizce oturuyormuş. Diyojen’i yalnız başına gören bir hırsız çetesi, onu yakalayıp, köle olarak satmak istemiş. Onu yakalayıp, bağlamak amacıyla, ellerinde urganla, ona yaklaşmaya başlamışlar. Ancak ne tepki vereceğini kestiremedikleri için tedirgin olmuşlar. Onları gören Diyojen; “Korkmayın yanaşın, sizinle dövüşmeyeceğim, gelin ve beni bağlayın,” demiş.

            Adamlar şaşırmış, yanına gelmişler, onu bağlamışlar ve köle pazarına doğru yola çıkmışlar. Yolda Diyojen, “Beni neden bağladınız?” diye sormuş. Onlar da “Seni köle pazarında satacağız, onun için bağladık,” demişler. Diyojen, “Bunun için beni bağlamanıza gerek yoktu, söyleseydiniz sizinle birlikte giderdim,” demiş. Çete reisi; “Doğrusunu istersen, bir insanın gönüllü olarak köle olmak isteyeceği hiç aklımıza gelmedi,” demiş.

            Diyojen gülmüş. “Ben özgür bir insan olduğum için bunu dert etmeme gerek yok,” demiş. Çete elemanları, onun ne dediğini anlayamamışlar. Sonunda köle pazarına varmışlar. O sırada Diyojen, kendinden emin bir ifadeyle; “Bir usta buraya satılmak üzere geldi. Onu satın almaya istekli bir köle var mı?” diye bağırmış.

Diyojen, bir çetenin elinde tutsakken, köle pazarında; ‘Bir usta buraya satılmak üzere geldi. Onu satın almaya istekli köle var mı?’ diye bağırıyor. Bu kadar yürekli olduğuna göre ölümden zerre kadar korkmuyor olmalı. O yüzden içinden geldiği gibi özgürce davranıyor.

            Özgürlüğün önündeki tek engel korkudur. Kişi korkusuzluğu ölçüsünde özgürdür. Bütün korkuların temeli ölüm korkusu olduğundan, ölüm korkusunu ortadan kalkmadan tam özgürlük mümkün değildir.            

            Ölüm korkusunun en büyük nedeni, ‘Yeterince yaşayamadım, daha göreceğim pek çok güzellik var,’ düşüncesidir. İnsanların hayal ettikleri güzellikleri vardır ama ona bir türlü sıra gelmez. Güzellikler hep yarınlardadır.  Üstelik de yaşamak için değil de adeta ölmek için çabalıyorlar gibi davranırlar.  Eğer insanlar yarınlarda güzellikler yaşacaklarsa, bunca sigarayı kim tüketiyor? Şişmanlığın hastalıklara davetiye çıkardığı bilinip dururken, şişmanlığın gün gün artması nasıl izah edilir? Trafik kuralları hiçe sayarak bunca kazayı yapanların amacı ne? Bunca cinayeti kim işliyor? Bunca düşmanlığı kim körüklüyor. Bunca savaşı kim çıkarıyor? Her gün dünyada hiç uğruna bu kadar insan nasıl ölüyor?

            Ölümden korkup, ölüme koşar adım gitmek olsa olsa yaşamdan korkmakla izah edilebilir.  Acaba çoğumuz ölümden değil de yaşamdan korkuyor olabilir miyiz?

YORUM YAZ
BU YAZI HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR
Okur yorumları, kişilerin kendi görüşleridir. Bu yorumlardan sorumlu değildir.
YORUM YAZ
Hüseyin Güdücü - Diğer Yazıları
Bütün Hüseyin Güdücü Yazıları