Bir
görüşe göre her şey bir enerjidir, dolayısıyla insan da bir enerjidir. Bu
enerji hayat enerjidir. Hayat enerjisi de, bizim cinsel enerji dediğimiz
şeydir. Cinsel zamanla sevgiye dönüşür. İnsanın cinsel enerjisini köreltilirse
sevgi gelişemez. Seven bir insan korkusuz olur. Zira korku sevgi eksikliğidir.
O yüzden seven bir insanı kula kul yapamazsınız.
Korkan insan yaratmak isteyen yöneticiler el birliğiyle sevginin gelişmesini
engelleyecek mekanizmayı kuruyorlar. Oysa bakıyorsunuz tüm toplum
önderleri, sevginin çok yüce bir şey oluğu söyleyip duruyorlar.
Güya sevgiye asla karşı değillermiş gibi görünüyorlar. Öyle görünüp, en
ince taktiklerle insanı korkak yapıyorlar.
En büyük taktik, cinsel enerjiyi tabu getirmektir. Böylece bu enerji sevgiye
dönüşemeyecek ve korkak insan yetişecektir. Anneler babalar da benzer taktiği
kullanıp, çocuğu koşullu severek, çocuklarını kendilerine kul yetiştirmeye
çalışıyorlar. Oysa çocuğun en büyük gıdası sevgidir. Çocuk gıda eksiğini
kapatabilir ama sevgi eksiği olan çocuk, içine kapanık, korkak olur.
Amaç kul yetiştirmek olduğuna göre, cahil ve güçsüz insanlar da kul olmaya en
iyi adaylardır. Cahil ve güçsüz bir insan mutsuz olacak, bu durumdan kurtulmak
için, bir kurtarıcı arayacaktır. Zaten aranan şey budur ve amaç hasıl olmuştur.
Hele bir de insanlar arasındaki ırk, renk, etnik, din, sosyal yapı vb. gibi
farkları da kullanarak, birbirilerini sevmesinin önüne büyük bir engel daha
koyunca artık tadından yenmez.
Böylece, sevgiden yoksun kaldığı için korkak, özgür bireyin ne manaya geldiğini
bilmeyecek kadar cahil, kendine güveni olmayan mutsuz ve aciz, kendinden farklı
gördüklerini düşman belleyen bir toplum oluşuyor.
Yüzyıllardır süre gelen bu taktikle, korkak, cahil, aciz ve birbirine düşman
olan, ne yapacağını bilemeyen insanlar, ne yapacağını söyleyecek birini mumla
arar oluyorlar. Bir yönetici çıkıyor; düşün peşime, siz her şeyi bana bırakın,
ben sizin için en iyisini bilirim, siz sadece söylenenleri yapın deyince,
insanlar işte aradığımız kurtarıcıyı bulduk diyorlar.
Buradan ‘Meğer benim aciz, korkak, mutsuz ve insanlara düşman olmam için tuzak
kurulmuş. Beni mahvetmişler,’ diyenlerin önünde iki yol vardır. Ya durumuna
razı olacak ya da yeni bir arayışa geçecektir.
Yeni arayışa geçenler sorgulayarak, kendine nasıl ustaca bir şekil
verildiğini fark edebilir. Farkına varan için her zaman bir çıkış yolu vardır.