Kaygı; kötü bir sonuç doğacak diye duyulan üzüntü, tasa. Sözlük anlamı böyle,
fakat kestirmeden; kaygıyı, ‘Ya beklediğim, gibi olmazsa,’ korkusu diye
tanımlayabiliriz.
Bu tanıma göre, bir insanın kaygı duyabilmesi için, önce bu günü bırakıp,
geleceğe bakması, sonra da, ya gelecekte beklediğim şey olmazsa diye
düşünmesi gerekiyor.
İnsan geleceğe
bakmayı şöyle öğreniyor; bebek doğduğunda kendi ihtiyaçlarını karşılayacak
güçte değildir. Büyüyüp gelişecek, yetişkin hale gelecektir. Kendi ayakları
üstünde durması için bir meslek sahibi olacaktır. O yüzden insan geleceğe
bakar, gelecekten bir beklentisi vardır.
Gelecekten bir şey bekleyen insanın bir amacı, bir umudu oluyor. Amaç ve
umut içini dolduruyor ve kendini iyi hissetmesini sağlıyor. Böylece, bir şey
beklemenin, kendini iyi hissetmek için iyi bir yol olduğunu öğreniyor. Bunu
öğrendiğinde, müthiş bir keşif yapmış gibi, kendini kötü hisseden kimi
görse, hemen ona ‘bir amacın olsun,’ diye nasihat ediyor. Böyle düşünenler, bir
nevi, ‘Benim bir kaygım olmazsa, hayatımın anlamı olmuyor,’ demiş oluyorlar.
Bunlara, ‘Hayatın anlamını kaygıda bulanlar’ demek lazım.
Hayatın anlamını kaygıda bulanlar, bir şey beklemek zorundadır. Bu yüzden
muhakkak bir fikir yaratıp onu bekliyorlar. Beklediğin olursa olacak olan ne?
Gerçekte büyük bir hiç! Sonucun bir hiç olduğunu defalarca gören insanlar bile
yine de bekleyecek bir şey buluyorlar.
Peki, kaygısız bir yaşam mümkün mü? Elbette! Formül gayet basit, beklediğin bir
şey yoksa kaygı yoktur.
‘Hiçbir şey beklemeyen bir insan olabilir mi?’diyorsanız, günümüz insanının
acizliğini dile getiriyorsunuz. Bir amacın peşinden koşarken duyulan iyi
hislere, fit olan insanın aczini. Daha doğrusu içindeki boşluğu,
memnuniyetsizliği, bir beklenti ile örtmeye çalışan insanın aczini.
Bir amaç için yaşamak insana kim olduğunu, nereden geldiğini, nereye gittiğini
unutturuyor. Varoluşun bir parçası olduğunun farkında olan bir insan, suni
amaçlara tevessül etmez. İnsan, milyonlarca yıl doğasına uygun yaşamış. Modern
yaşam denilen şey, çok olsun iki bin yıllık bir süre. Bugüne bakarak, insanın
doğal yaşama şansı artık kalmamış, günümüzde herkes nasıl yaşıyorsa biz de öyle
yaşarız demek, ben kaygılı yaşamadan başka bir yaşam talep etmiyorum demek
değil midir?