İnsanın en temel duygusu güven duygusudur, herkes endişe etmeden başını yastığa koymak ister. Belirsizlik güven duygusunu yok ettiği için kaygıya sebep olur. Kaygı insanı yer bitirir. Bu yüzden insanlar mümkün olduğunca belirsizlikleri gidermeye çalışırlar.
İnsanlar üç çeşit belirsizlikle karşı karşıyadır. Birincisi, doğal belirsizlikler; deprem, yanardağ aktivasyonu, sel bakını, vb. gibi. İkincisi, devletin zaafından kaynaklı olanlar. Ekonomi, hukuk, dış güvenlik ve iç güvenlikte belirsizlik olursa can ve mal güvenliği ortadan kalkar. Üçüncüsü, eş, dost, akraba ve arkadaşlardan yardım beklentisi de belirsizdir.
İnsanlar doğal belirsizlere karşı sağlam ve konforlu yapılarla korunmaya çalışırlar. Buna rağmen büyük afetler karşısında çaresiz kalırlar. Yönetim konusunda çoğunlukla doğduğumuz coğrafya belirleyicidir, fertlerin elinden pek bir şey gelmez. İnsan ilişkileri her zaman hayal kırıklığına açıktır. Yani neresinden bakarsanız bakın belirsizlikleri tümüyle ortadan kaldırmak mümkün değildir.
Çoğunluk belirsizliği kabul etmeyi, kaygıyı kabul olarak görür. Kaygıyla yaşamak çok huzursuz edici olduğundan çare ararlar. Güçlü olmak her derde deva sanıldığı için güç arayışına yönelirler. Bu yöneliş ile çetin bir mücadele başlar. Bu çetin mücadele insanı harika oyalayan, tüm sorunlarını örten, sonuçta kaygıyı yatıştıran mucizevi bir ilaç gibidir. Güç arayışının yanı sıra anlam ve amacını yüceltmek, bahaneler üretmek, şüpheleri zan ile örtmek de benzer yatıştırıcı etkiyi yapabilir.
Bilindiği gibi hayatın kendisinin bir anlamı yoktur. Herkes kendi meşrebine göre bir anlam buluyor ve buna göre bir amaç ediniyor. Kendi amacına uygun yaşayanlar ne yaparlarsa yapsınlar belirsizlik ara sıra kendini gösterir. Bunu görenler, ‘Yılanın başını bir türlü ezememiş’ olduğunu görüp kaygılanırlar. Ciddi bir belirsizlik karşısında çoğunluk anlam ve amacına tutunamaz, allak bullak olurlar. Allak bullak olanların çoğu yeniden bir masala, yatıştırıcıya yaslanarak idare etmeye çalışır. Yatıştırıcıların geçici olduğunu anlayanlar kalıcı çözüm aralar.
Kalıcı çözüm arayanlar, öncelikle kendilerine yatırım yaparlar. Bilgi ve görgüsünü artırmaya çalışırlar. Gün gün bilgi ve görgü arttıkça masallara yaslanma ihtiyacı azalır. Hayatın zaten belirsizlik olduğunu anlar ve kabul ederler. Bununla mücadelenin beyhude olduğunu görür, kaygıdan, en büyük dertten kurtulurlar.