Miras kavramı neredeyse insanlık tarihi boyunca mevcut olup, mülkiyet kavramının ortaya çıkması ile birlikte de önemini artırmıştır. Miras kavramı, önemine binaen hukuk nezdinde de oldukça çeşitli bir şekilde ele alınmaktadır.

Günümüz koşulları düşünüldüğünde mirasın (terekenin) tespiti de oldukça önemlidir. Günümüzde mirasçılar, miras bırakanın taşınır/taşınmaz varlıkları ve banka hesapları haricinde murisin bir malvarlığı olabileceğini aklına getirmemektedir. Ancak teknoloji ve global gelişmeler göz önüne alındığında, murisin bile unutmuş olabileceği çeşitli varlıkları olabilir. Bu duruma hisse senetleri ve kripto paralar örnek olarak verilebilir. Bir diğer yandan murisin vefat etmeden önce mirastan mal kaçırma amacıyla yapmış olduğu bir işlem varsa (tapu devri vb.) bunun tespit edilmesi ve gerçek hak sahiplerine kazandırılması açısından da oldukça önemlidir.

Tereke, murisin ölümünden sonra geride bıraktığı tüm malvarlığını ifade eder. Buna taşınır /taşınmaz mallar, haklar, alacaklar ve borçlar dahildir. Mirasın tespiti davası, terekenin kapsamını ve değerini belirlemek için açılır. Söz konusu dava miras bırakanın son yerleşim yerinde bulunan Sulh Hukuk Mahkemesinde açılmalıdır. Bununla beraber bu dava için herhangi bir süre kısıtlamasının olmadığını da ifade etmek gerekir.

Miras tespit davası açıldıktan sonra mahkemece murisin tüm mal ve borçları araştırılır. Ancak mahkemenin yapacağı araştırma yüzeysel kalmaktadır. Murisin iştigal alanları dahilinde ilgili kurum ve kuruluşlardan bilgi talep edilerek düzgün işletilen bir süreç sonunda murisin tüm alacak ve borçları tam anlamıyla tespit edilebilir. Hal böyle olunca mirasçılar açısından olası bir hak kaybı önlenmiş olur. Aksi halde sadece mirasçıların bildiği malvarlıkları ile tereke şekillenecek ve murisin başka bir malvarlığı varsa da sahipsiz ve atıl kalacaktır