İnanan, ikna olan insan, kendinden beklenenleri yüksünmeden yapar. Bunun farkında olan düzen yöneticileri, halka inanabileceği bir çerçeve hazırlarlar. İnsanın bir şeye aklıyla değil duygularıyla inandığı bildikleri için akla değil duygulara hitap edeler. Bu yüzden hikaye, mit, masal, menkıbelerin yardımıyla halkı inandırırlar. İnananlar, topluma mensubiyet, aidiyet duygusu ve güvenlik duygusu kazanırlar. Bunun bedelini inandıklarına uygun davranarak öderler.
Kişiye, kendine çizilen çerçeveye uygun davranırsa mutlu olacağı söylenir. Eğer kişi mutlu olamıyorsa, arzularını yerine getiremiyorsa sorunun sistemde değil, mutsuz olanda olduğu söylenir. Şablon gerekçe hazırdır; ‘Senden beklenenleri layığı ile yerine getirmiş olsaydın mutlu olurdun.’
Mutlu olmanın yolunun çizilen çerçeveye göre yaşamak, kendinden beklenenlere harfiyen uymak olduğuna inanan insanın işi çok zordur. Buradaki zorluk insanın insani yanına pusu kurulmuş olmasıdır. Pusu; kişiyi kontrol etmek için arzularından dolayı suçlu hissettirme yöntemi uygulanmış olmasıdır.
Bu yönteme göre insanı kontrol etmenin yolu şehvet ve iştahını kontrol etmekten geçer. Bu amaçla arzular belli bir usule, kurala, kaideye bağlanır. Eğer kişi kural dışına çıkarsa, bundan utanmalı, suçluluk duymalıdır. Böylece kişilerin içlerine bir yargıç yerleştirilmiş olur. Artık başka bir kontrol ediciye yani polise, jandarmaya ihtiyaç yoktur. Her insanın başına bir jandarma dikilemeyeceğine göre bu yöntemle istenilen sonuca kolayca ulaşılır.
Bu yönteme her ne kadar pusu demiş olsak da toplu yaşamanın bir başka şekli yoktur. Burada kişiye düşen çerçevesi çizilmiş, kurgu bir hayata yani inandıklarına göre yaşamaya razı olup olmamasıdır. İnandıklarıyla yaşamasına rağmen, kendi özgür iradesiyle yaşadığı ve özgür olduğunu sanma yanılgısına kapıldığını fark edip etmemesidir.
İnsan inandığı gibi yaşıyor. İnandığı şeyden vazgeçtiğinde her şey değişiyor. Zaten zamanın ruhu bazı inançları değiştiriyor ya da derinden sarsıyor. Tarih boyunca bu konud çok büyük değişimler olduğunu görürüz.
İnandıklarına göre yaşayanlar, bu uğurda can veriyorlar. İnandıklarını gözden geçirenler, insanı kontrol etme mekanizmasından ibaret olduğunu görüyorlar. Bunu görebilenler kontrolü kendi ele almaya yani özgürlüğe adım atabilirler.