İçselleştirme, kişinin kültürü ile ilgili değer ve kuralları kendi kişiliğinde yoğurarak benimsemesi. Bir başka tanımı, bir şeyi kendi düşünce yapısı içine entegre etme, benimseme, kendi kişiliğine dahil etme, özümseme.
İnsanların davranışları, karakterleri, huyları gibi unsurların tümü yöresinin kültüründen içselleştirmeleri ile oluşuyor. Çocuk neyi içselleştireceğini seçemiyor. Buna aile ve yaşadığı yörenin kültürü karar veriyor. Çocuk gördükleri, yaşadıkları, bildikleri ile toplumun erdem saydığı şeyleri erdem, kabahat kusur saydığı şeyleri öyle görüyor ve içselleştiriyor.
Ne zaman bir konuda karar verecek olsa, hemen kafasının içinde içselleştirdikleri konuşmaya başlıyor. Adeta anne veya babası bir suflör gibi fısıldıyor; bu iyi, bu kötü, bu yanlış, bu doğru diyor. Eğer kişi bu sesin doğru dediğini yaparsa doğru yaptığını, yanlış dediğini yaparsa kabahat, kusur işlediğine hükmediyor. Doğruyu yaparsa kendine aferin diyor, yanlışı yaparsa suçluluk duyuyor.
İşin hazin yanı kişi kültürden içselleştirdiklerini kendine ait sanıyor. Onlara uygun yaşayarak aslında kendinden beklenen, kurgulanmış bir hayatı yaşıyor. Birinci soru, kişi kendinden beklenen gibi mi yaşamalı? İkinci soru, eğer beklenen gibi yaşanacaksa bu hayat kimin hayatıdır? Üçüncü soru, sorgulama sonucu daha iyi bir yaşam mümkün mü?
Sorgulamadan yaşamaya razı olanlar, davranışlarını bir otoritenin değerlerine göre belirlemeye razı olmuş olurlar. Bu durumda davranışının asıl amacı otoriteye ters düşmekten kaçınmak olur. Bunlar her ne yaparsa, suçluluk duymaktan korktuğu için, itibar için, başkasını memnun etmek için, onaylanmak için, öyle görünmek için yaparlar. Neticede böyle yapanların niyeti çıkarını korumaktır. Ödül kazanmak ya da cezadan kaçınmak için üstüne düşen vazifeyi yapmaktır. Bir memur gibi üstüne düşen vazifeyi yapmak için yaşamayı yürek onaylar mı? Yüreğin onayı olmadan kişi yaşamından memnun olur mu?
Kişinin davranışlarını belirleyen temel değerler kendi değerleri değilse, o kişi asla kendisi olamaz. Kendisi olmak isteyenler kendi değerlerine göre davranabilmek için akıllarını kullanırlar. Akılla doğrular ve iyiler bulunabilir. Yalan söylemekten, hileden kaçınmak, ihtiyacı olana yardım etmek, dürüst olmak, insanlara saygılı olmak vb. gibi erdemleri, bir otorite olmadan aklımızla bulabiliriz. Bize erdem gibi gösterilen ama gerçekte öyle olmayanları yine aklımızla ayıklayabiliriz.
Kendi erdemlerini bulmak için kişinin önce otoriteden ayrılıp özgür olması, özgürce düşünmesi gerekir. En zoru otoriteden ayrılmaktır. Zira kendi yolundan gidenleri toplum bencil, aykırı gibi görür yargılar, dışlayabilir. Bunu göze alanlar aklının rehberliğinde kendi hayatlarını yaşamayı başarabilirler.