HAYVANLARA YÖNELİK ŞİDDET-2

Fatma AYTEKİN

24-01-2024
Bize yazmak için tıklayınız.

Geçtiğimiz yazının devamı:

Çevrenin sahibi veya unsuru olan hayvanların korunmasının gerekliliği, hukukun genel amaçları içinde yer almaktadır. Her geçen gün binlerce canlı hayvanlara karşı yapılan davranışlar, hayvanların maruz kaldıkları eylemlerin işkence boyutuna varması karşısında, insanlar etik düşüncelerle hayvanları koruma gereğini hissetmişlerdir. Nitekim insanların insan olmaktan kaynaklanan hakları gündeme geliyor ve bu hakların korunması konusu ne denli haklılık kazanıyorsa, hayvanların da hayvan ve canlı olmaktan kaynaklanan hakları olduğu düşüncesi gündeme getirilerek bu varlıkların korunması gerektiğine haklılık kazandırdığı yolunda düşünceleri ortaya çıkarmaktadır. Hukukta hayvanların korunmasına ilişkin birtakım normlar vardır. Bu normlar hayvanlara yaşama, onlara insafsızca davranılmasının önlenmesi dolayısı ile işkence konusu edilmeme ve böylece toplum vicdanının tatmin edilmesi amacını gütmektedir.Sonuç olarak, yaşama alanları gittikçe daralan hayvanlar, kendi varlıklarından gelen yeteneklerini kullanamamaktadırlar. Bu durum onların açlık ve yaşama zorlukları ile yüz yüze kalmaları anlamına gelmektedir. Hayvan hakları da insan haklarının ayrılmaz bir parçası, onun tamamlayıcısıdır. Hayvanlar doğanın bir unsuru ve dengesidir. Zira, Anayasa’nın 56. maddesi herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu belirterek bu hakkın hukuksal dayanağını göstermektedir. Hayvanların kendilerine tanınacak haklar yoluyla korunması, doğanın dengesinin korunmasını sağlayacak, doğadaki denge ise insan sağlığının ve hakkının korunması anlamına gelmektedir. Bu nedenle kendi kültürel kimliğini yitirmiş, kendine özgü duyma, düşünme yeteneğini kaybetmiş insanların çevre sorunundan da bahsedilemez.

Sokak hayvanlarının sayısı, çeşitli nedenlerle gün geçtikçe artmaktadır. Doğal ortamda yaşama yetisini kaybeden bu hayvanlar yerleşim yerlerinin içinde ve civarında zor koşullarda yaşam mücadelesi vermektedirler. Barınmak ve etolojilerine uygun davranışları gerçekleştirmek için uygun ortamlara sahip olmamaları, düzenli ve yeterli beslenememeleri, sağlık sorunları, kötü muamele ve şiddete maruz kalmaları sokak hayvanlarının yaşadıkları oldukça önemli sorunlardır. Bu sorunların çözümüne yönelik çabaların yoğunlaştırılması da insanın etik sorumluluğundadır. Bu nedenle hayvanların sorunlarının çözülmesine yönelik politikalar ile yasal ve yönetsel düzenlemelere temel oluşturacak veri ve bilgilerin elde edilmesi için biran önce yeni çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Zira olumsuz etik değerlerin olumlu değerlere dönüşmesi, hayvanlara ilişkin bilinç ve duyarlılığın arttırılması ile mümkündür. Bu hususta önemle belirtmek gerekirse, şiddetin her türü ile mücadele ederken, hayvanlara karşı şiddet konusunda da duyarlı olmak zorundayız.Son olarak, Tolstoy’un “ Hayvan öldürmek ile insan öldürmek arasındaki mesafe bir adımdır” sözü aklımızdan çıkmamalı ve tüm canlılar arasında yadsınamaz bir bağın olduğu hatta bugün hayvanların başına gelen her şeyin, yarın insanlığın başına geleceği unutulmamalıdır. Yine Protagaras’ın, “her şeyin ölçüsü insandır” ifadesindeki gibi, her şeye kendi ölçüsü ile bakan insanlar için, hayvanların korunması doğayla ilgili bir sorun olmayıp, insanlıkla ilgili bir sorundur.

YORUM YAZ
BU YAZI HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR
Okur yorumları, kişilerin kendi görüşleridir. Bu yorumlardan sorumlu değildir.
YORUM YAZ
Fatma AYTEKİN - Diğer Yazıları
Bütün Fatma AYTEKİN Yazıları