Son zamanlarda değişik yaklaşımlarla karşı karşıya kalıyoruz. Uzun yıllar eğitim, öğretim, araştırma ve hizmet alanlarında görev yapmış birisi olarak ciddi kaygı duyuyorum.

    Ülkemiz; öğrenmeye önem vermeyenler ve öğrenerek hareket edenler olarak ikiye bölündü.

    Kişinin öğrenmeyi isteme veya öğrenme durumu, toplumu derin etkiliyor. Örneğin, yasaları okumayan, kendisinin nasıl korunduğundan haberi olmayan kişiler var. Bu kişiler yine öğrenmeyen kişilerin peşinden gidip yanlış kararlar verebiliyorlar. Kişi, öğrenmediği için yanlış karara ortak olduğunun farkında dahi olamıyor. Risk kültürü de yerleşmediğinden kararının ileride nasıl dertlere neden olacağının farkında dahi olamıyor. İşte bu tür karar vericiler varsa o toplumun geleceği tehlikede demektir.

    1990’larda başlamak üzere öğrenen organizasyonlar, öğrenen örgütler veya öğrenen kuruluşlar diye bir kavram geliştirildi. Bunun amacı, geleceğe hazır olabilmek için sürekli öğrenmelisiniz uyarısıdır. Bilimsel ve evrensel bilgi öğrenilmeden gelecekte yarışır olunacak derecede değişim gerçekleşemez.

    Bu yaklaşım; öğrenmenin bireysel, takım ve kuruluş boyutunda olması gerektiğini savunan bir yaklaşımdır.

    Kuruluşlarda şöyle bir yaklaşım var. “Şu konuda eğitim gerçekleştirildi” ifadesi ile amaçlanan öğrenmenin gerçekleştirildiği sonucuna varılıyor. Öğretmek için eğitim verirsiniz. Ancak katılanın öğrenmesini hedeflediğiniz konuyu öğrenip öğrenmediğinin de anlaşılması gerekir. Kuruluşlarda bu konuda hiçbir şey yapılmadığını gözlemlersiniz. Örgün öğretimde sınavlar yapılır. Kuruluşlarda öğrenme derecesi; öntest, sontest, sunum vb. yollarla ve gerçek hayattaki uygulamalarda gerçekleştirilen değerlendirmelerle anlaşılmaya çalışılır.

    Kalite yönetimi sistemini denetlediğiniz bir kuruluşta “Kalite hakkında ne söyleyebilirsiniz?” diye sorulduğunda evrensel anlamda tartışılan kalite tanımı söylenmezse o kuruluş hakkında ne düşünürsünüz?

    Birey öğrendikçe değişir ve geleceğe hazırlanır.

    Takım olarak öğrenildikçe takımın bulunduğu kuruluş geleceğe hazırlanıyor diye düşünülür.

    Kuruluş boyutunda öğrenme gerçekleşiyorsa kuruluş çağın gelişmelerine ayak uyduracak değişim ve dönüşümü gerçekleştirebilir.

    Bu aşamada neyin öğrenilmesi gerektiğinin de önemi vardır.

    Öğrenmeyi öğrenmek kapsamında bilimsel ve evrensel bilgilere yönelmek, kaliteli yaşam için olmazsa olmazlardandır. Kaliteli yaşam için özgür olmak temel ölçüttür. Kararlarını öğrenerek kazandıkları evrensel ve bilimsel bilgiye dayalı veren toplumlar özgür olabilir.

    Seçim sizin. Yoksa sürekli sızlanan birey, takım ve kuruluş dolayısıyla toplum olunur.

    İyi bir hafta diliyorum.

    Sağlıklı, Sevgi ve Saygıyla kalın.