Yalnızca fiziki güzelliği olana güzel insan demeyiz. Ahlaki güzel olana, zarif insanlara, anlayışlı, hoşgörülü, yardımsever olanlara da güzel insan deriz.
Yukarıda sayılan özelliklerin her birini kültürel iktidar idealize etmiştir. Bu ideal zamanın dinamiklerine göre değişiklik göstermiştir. Örneğin on dördüncü ve on altıncı yüzyılda kadınların küçük göğüslü, ayva göbekli geniş kalçalı olanları seksi ve çekici görülüyordu. Günümüzde ise sıfır beden diye tanımlanan ince kadınlar çekici görünüyor. Ahlak anlayışı ve diğerleri de zamanın kültürel iktidarın etkisi ile değişiyor.
Mevcut bütün iktidarlar özellikle bedene müdahale etmişlerdir. Çünkü beden hazzın merkezidir. Hazza müdahale edilmezse herkes hazza ulaşmak için kendi bildiğini yaparsa toplum birliği sağlanamaz. Günümüzün modası, estetik anlayışı topluma bugün erkeği kaslı, kadını ince idealize etti. Biz de böylelerine ‘Güzel insan’ dedik. Toplum bireyleri de kendine benimsetilen ideale uygun olmaya çalışıyorlar.
Kapitalizm ise ‘Onda var bende daha iyisi, daha fazlası olsun’ kavramını benimsetti. Daha çok kazanıp daha fazla harcayanın daha çok hazza ulaşacağını, daha mutlu olacağını söyledi. Daha fazla için daha hızlı olmak gerektiğini kavrayan nesil haz ve hız odaklı hale geldi.
İktidar toplumun önüne bir ideal insan modeli koyuyor. Bunu her gün defaten yineleyerek zihinlere kazıyor. Bu ideal insan modeline uyanlara ‘Güzel insan’ diyorlar ve başarılı sayıyorlar. Başarılı olanların aynı zamanda mutluluğa erişeceğini, saygın kişi olacağını, böyle olmayanların başarısız, beceriksiz, mutsuz olacağına herkesi ikna ediyorlar.
Kendinden beklenen ideal insan olmayı iyi kötü becerenler her ne kadar kendilerini başarılı hissetseler, saygı görseler bile mutluluğun çok kısa sürdüğünü görüyorlar. İdeal insanın her daim mutlu olacağı iddiası kısa sürede çöküyor. İdeal insan olmanın bir proje olduğunu böyle olmanın kendine yabancılaşmak olduğunu, bunun toplumun yararına ancak kendine bir faydası olmadığını görüyorlar. İşte bunu yaşayanlar, normal insan olmanın daha doğru olduğuna kanaat getiriyorlar.
Normal insan; yasalardan korktuğu için ahlaklı olmaya topluma uyum göstermeye çalışır. Sapkın şeyler düşünür, çirkin ve kötü yanlarının olduğunu bilir, yasakların en çok arzulanan şeyler olduğunu görür ve hep oralarda dolanır durur. Arzularını doyurmaktan haz alır, engellendiğinde öfkelenir, hayali gerçekleştiğinde kısa süre mutlu olur, sıkça üzülür, acı çeker, hayal kırıklığı yaşar, zaman zaman yetersizlik, değersizlik, yalnızlık, başarısızlık hisleri duyar. Bütün bunların olağan, insanca olduğunu, normal olduğunu bilir ve kabul eder.
Kültürel iktidarın ikonu olup, kendine yabancılaşmak mı, normal insan olup biteni kabul etmek mi? Tercih sizin!