Herkesin bir yaşam amacı var. Bu amaç yaşamın anlamı oluyor ve insanlar bu anlam için yaşıyorlar. En çok bilinen amaçlar; bir aile kurmak, güç elde etmek, para kazanmak, cennete gitmek, vb. Şöyle bakıyorsunuz herkesler kendi yaşam amacını çok manalı bulurken, başkalarınınkine burun kıvırıyor, küçümsüyor, dahası ahmakça buluyorlar.
Gördüğüm kadarıyla insanlar en çok hayatın anlamı konusunda ayrılığa düşüyorlar. En hararetli tartışmalar bu konuda yapılıyor. Bunu bir dava haline getirip kendine benzeyenleri çoğaltmaya hatta iktidarı ele almaya bile çalışıyorlar.
Herkesin amacı, anlamı kendine neden diyemiyoruz?
Çünkü insanlar farklı amaç peşinde koşanları görünce, kendi amacını sorguluyor. İçten içe acaba ‘Uğruna ölümü göze aldığım bu amaç yanlış mı?’ düşüncesi kafalarını karıştırıyor. Bu karışıklıktan hoşlanmadıkları için kısa süre sonra fabrika ayarlarına geri dönmenin bir yolunu buluyorlar.
İnsanın sabahleyin yataktan kalkmasını, işine gitmesini, günlük rutinlerini yapmasını sağlayan tek şey hayatının anlamı! Her kim her ne yapıyorsa bunu bu anlam uğruna yapıyor. Kişi anlamını ne derece önemserse o ölçüde yaşam coşkusu duyuyor.
Hayat her zaman yolunda gitmiyor. Gün geliyor ayrılık, ölüm, iflas, hastalık vb gibi şeyler başa geliyor. Bunun sonucu kişiyi coşturan anlam yitebiliyor. Bu anlam yitiminde çoğu insan tam anlamıyla çöküyor, heyecanı, coşkusu, merakı, ilgisi kayboluyor. Bu çökkün ruh halinden çıkabilmek için bazıları tez elden yeni bir anlam buluyorlar. Bazıları kolayca bulamıyor, bocalıyor. İyice çaresiz kalanlar ‘Denize düşen yılana sarılır’ misali akla mantığa uymayan bir anlama sarılabiliyorlar. Daha beteri kişi hasta oluyor ve hastalığını bile anlam haline getirebiliyor. Anlamak yerine yargılamayı tercih edenler çaresizlikten basit bir anlama sarılanların ve kendisine benzemeyen hayatları sefil buluyorlar.
Kendinden emin olmayanlar sürekli olarak kendi düşüncelerini onaylayacak bir mevzu arıyorlar. Kendilerini onaylamanın en kolay yolunu seçerek başkalarını yargılıyor kınıyorlar. Böylece onlar kötü ben iyiyim demiş oluyorlar. Başkalarının hayatlarını sefil bulanlar işte bu ve benzeri basit mekanizmalar ile kendilerini avutuyorlar.
Kendinden emin olanlar, kendine benzemeyenlerden rahatsız olmazlar. Hayatın inişli çıkışlı olduğunu, herkesin bir yolu olduğunu, bu yolun kişiye has olduğunu bilirler. Kendi hayatını yaşayan başkalarına müdahale etmeyenlere saygı duyarlar.