Sıkıntıdan bunalanlar, her şeyi çok umursuyorum, umursamaz olsam bu kadar sıkıntım olmaz diye düşünürler. Düşünürler düşünmesine de yine de umursamadan edemezler.
Kişi neden umursar? Umursamaz olmanın bir yolu var mıdır?
Neleri umursadıklarını bilmek isteyenler; ‘Kendinizi nasıl tanımlarsınız?’ sorusuna yanıt vermelidir. Ortalama bir insan bu soruya kimlik bilgileri ile cevap verir. Yani, milliyetini, dinini, memleketini, cinsiyetini, yaşını, unvanını, mesleğini, konumunu, medeni durumunu vb. Bu ve benzeri cevaplar o kişinin bir yerde neleri umursadığının göstergesidir. Çünkü kişi kendini tanımlarken önemsediği, umursadığı kavramları öncelikle dile getirir.
Örneğin milliyetini önemseyen, fırsatını buldukça zihnindeki bu düşünceyi besler. Şöyle ki; milliyetinin büyüklüğünü, asilliğini, yüceliğini yiğitliğini vurgular. Zihindeki bu fikir beslendikçe bu konudaki duyarlılık artar. Sonuçta bu duyarlılık çok umursadığı bir mesele haline gelir. Başkalarının milliyetini küçümseyen konuşmalarından, imalarından incinir. İyi niyetli eleştirileri hakaret sayacak duruma gelir. Başka milletten olanlara kuşku ile bakar, bu konuda duyarlı olmayanlara bozulur. Büyük olasılıkla bütün bunları otomatik olarak pek de farkına varmadan yapar.
“Gübre koyma kötü otların dibine büyürler” demiş W. Shakespeare. Umursanan her düşünce beslenir, büyür. Büyüklüğü oranında musallat düşünce haline gelir. Daha büyüdüğünde kişiyi esir alır. Örneğin hastalık hastaları vardır. En ufak bir belirti karşısında paniklerler.’ Acaba kötü bir şey midir, ya da kötü bir şeye dönüşür mü?’ düşüncesinden kendini alamazlar. Böylece düşünceyi beslerler. Beslenen düşünce büyüdükçe büyür sonunda paniğe veya fobiye bile dönüşebilir.
Zihne üşüşen düşünceleri seçmek, denetlemek elimizden gelmez ama ona nasıl tepki vereceğimize biz karar veririz. Kişiyi etkisi altına alan düşünce bir bakıma onun hassas noktasıdır. Bu tespiti yapan kişinin önünde iki yol vardır. Birincisi, ne yapayım bu konuda hassasım, bu benim yapım, değişemem deyip olana razı olmak. İkincisi, madem bu konuda hassasım, bu hassasiyet beni sıkıntıya sokuyor bunun bir çaresini bulmalıyım.
Çare arayanlar öncelikle kafasındaki fikirlerin ebeveynlerden ve toplumdan alınmış ikinci el bilgiler olduğunu hatırlamalıdır. Bu bilgiler çocuğun topluma uyum sağlaması amacıyla verilmiştir. Bunun farkına varamayanlar bu bilgileri kendinin sanıyorlar ve umursuyorlar. Umursadıkları bu bilgileri umursayanlar, kendinden belenen gibi yaşıyor ve asla kendi olamıyorlar. Bunu fark edenler, ikinci el bilgileri umursamaktan kurtulabilir, toplumun kendi üzerindeki tesirini ortadan kaldırabilirler.