Özgür olmak, özü gür olmak anlamına geliyor. Bilindiği gibi her şeyin bir kendisi bir de özü vardır. Özü gür olmak, kişinin kendi olması, kendi gibi davranmasıdır. Özü gür olunan bir şeydir, sanıldığı gibi sahip olunanlarla olunacak bir şey değildir.
Özü gür olmanın önündeki engellere bakacak olursak, birincisi, ölüm korkusudur. İnsan öleceğinin farkında olan, aynı zamanda bu konuda çaresiz olduğunu bilen tek varlıktır. Bir yandan her an bir kazaya, doğal afete, saldırıya maruz kalma ihtimalini görür, bir yandan bunlarla nasıl başa çıkılacağının kaygısını yaşar. İnsanın birinci ve en öncelikli amacı hayatta kalmak olduğu için beynin birinci görevi budur. Hayatı tehdit edecek olayın ne zaman nerede olacağı belli olmadığı için insan daima içten içe bir kaygı duyar. Bu kaygı beyni önlem almaya sevk eder. Önlem alamaya sevk edecek kadar kaygı olağan ve gereklidir. Kaygı bir derece yükselirse kişiyi esir alır. Bu esaret yüzünden kişi orada takılır kalır. Vesveseyle boğuşur, bir hedef belirleyip yürüyemez, anı yaşayamaz, olanı kabul edemez, teslimiyete razı olamaz. Kaygının iki derece yükselmesi halinde ise olacak olanları varın siz hayal edin.
İkincisi; zihnimize mıh gibi çakılmış kodlar ve kavramlardır. Çocuğu ehlileştirip topluma kazandırmak için; ailesel görgüler, dini öğretiler, geleneksel bilgiler hep birlikte kullanılır. Yani ayıplar, günahlar, ahlaksız sayılan şeyler, doğrular yanlışlar, iyiler kötüler öğretilir. Bu öğretileri çocuğa benimsetirken makul davranılmak olağandır. Bunun yerine sert, katı ve gaddar davranılması halinde bu kavramalar çocuğun kafasına kodlanmış olur. Bu kodu esas alarak yaşamak zorunda kalan kişinin zihni sınırlanmış olur. Kendisi başka türlü davranamadığı gibi bunu başkalarında görmeye bile tahammül edemez. Bu davranışın dibini temelini sorgulamayı akıl edemez. Oysa bir sorgulasa akla ziyan yığınla kavram ve kodun zihnini kelepçelediğini görecektir. Örneğin; ‘Türk korkmaz’ kodu zihnine kazınmış bir kişi, doğal bir duygu olan korku duymaktan utanır, suçluluk duyar, cesur olduğunu göstermek için akıl dışı gösteriler yapar, korkaklardan iğrenir.
Üçüncüsü; bağımlılıklardır. Aileye, eşe, dosta bağlı olmak olağan, bağımlı olmak sorunludur. Bağımlı olanlar kendi aklına, iradesine ve vicdanına göre karar veremezler. Kendine öğretileni, yapması gerekeni, üstüne vazife olanı yapmaya çalışırlar. Aynı şekilde bazı alışkanlıklara, sınırlayan inançlara, kısıtlayan geleneklere, bir siyasi görüşe bağımlı olmak kişiyi objektif düşünmekten, adil davranmaktan alıkoyar. Bunun yanında oyun, tv, sosyal medya, alkol, uyuşturucu bağımlılığı, sahip olma çılgınlığı kişinin kendinden kaçmasına sebep olur, kendini bulmasına engel olur.
Özü gür olmak için onun önündeki engelleri kaldırmak gerekiyor. Engelleri kaldırmanın yegane yolu sorgulamaktır. Sorgulayanlar ölümün kabul edebilir olduğunu kavrayabilir, zihni sınırlayan prangaların, kelepçelerin, kodların, kavramların farkına varabilirler. Farkına varmak özü gürlüğe giden yolda büyük bir adımdır.