Denizli SSK hastanesinde Biyokimya Doktoru olarak çalışmaya başladıktan sonra hocalarım doçentlik için hazırlanmamı önermişlerdi. Bunun için spesifik bir alanda uzmanlaşmak gerekiyordu. Tıbbi laboratuvarlarda kalite yönetimini seçtim.
Kalite serüveni o zaman başladı. Dünyadaki bu alandaki her şeyi derinden öğrenmek, Türkiye’deki uygulamaları anlamak ve ülkemizi dünyada yarışabilir, söz sahibi ülke haline getirmek amaç ve hedeflerimle, yaklaşık 50 yıldır uğraşıyorum.
Saptadığım başlıca gözlemim, konuyu derin öğrenmek alışkanlığının yaygın olmaması. Durum kurtararak ilerlemek alışkanlığının yaygınlığı…
Bu özelliğimiz nedeniyle çok yüksek potansiyelimiz olmasına karşın birçok alanda dünya ile yarışabilir olamıyoruz. Yarışabilir olduğumuz alanlar var. Özellikle kalite kültürünü kuruluşlarında yerleştirmiş özel şirketler yarışabiliyor ve kazanıyorlar. Kamu kurumlarından da belirli alanlarda önde olan kurumlar var.
Ancak bütünsel anlamda ne durumdayız? Halen ileri teknoloji ürünlerini yurt dışından alıyoruz. İleri teknoloji ürünü üretenler varsa da çoğu hammadde ve malzeme yurt dışından sağlanmak zorunda.
Dijital çağda en değerli varlık “veri”. Dijital teknolojik ürünler, verileri kullanıp anlamlı bilgi haline getiriyor ve insanın hizmetine sunuyor. Dijital teknolojik ürünler zaman kazanmak, daha etkili ve verimli ürün ve hizmet üretmek için yaratılıyor ve kullanılıyor.
Sadece yazılım uzmanlarıyla gerçekleştirilecek bir durum olmadığı bilinen bir gerçek. Ekosistem terimi bu nedenle gündemde. Tek bir ürün veya hizmet için eğitimcisi, araştırmacısı, üreticisi, sağlayıcısı, kullanıcısı, politika ve yasal mevzuat yapıcısı bir araya gelip takımlar kurmazsa dijital çağda başarılı olunması beklenemez.
Yukarıda saydığım gözlemlerimden birisi de takım olamamak.
Takım derken belirli grupların amaç ve hedefleri için körü körüne birlikte olmalarından bahsetmiyorum. Derin bilgili, birbirine saygılı ve sevgili, neyi bilmediğini bilen, bildiği kadarıyla fikir yürüten ve en iyiyi amaçlayan insanlardan oluşan takımları kastediyorum.
Dijital çağda özellikle olmazsa olmaz derecede önem kazanan ekosistem terimi, takım olmayı kastediyor. Tek bir dijital ürün için eğiticiler ve araştırmacıları da içermek üzere tüm ilgili sektörlerden yetkin temsilciler mutlaka ekosistemde yer almalıdır. Bunun iyi anlaşılması ve net kurulması çok önemli.
Her alanda olduğu gibi dijital çağda başarı için üç direkli temeli kurmak gerekiyor: İnsan, teknoloji ve süreç.
İyi eğitimli ve yetkin insan: Dijitalleşme ile ilgili gerekli uzmanlıklar için hazır mıyız? Dijitalleşme için fikir verecek sektör insanlarının dijital okuryazarlığı nasıl?
Teknoloji: Dijital teknolojik ürünler açısından her sektör boyutunda ne durumdayız?
Süreç: Verileri; nasıl, nerede, ne zaman, hangi kaynaklarla ve kimlerle işleyeceğiz? Verilerden anlamlı bilgiler üretildiğinden ve bilgilerin sürekli güvenilir olduğundan nasıl emin olacağız? Süreç basamaklarına göre gerekli insan kaynağı bilgi, beceri ve yetkinliklerini nasıl belirleyeceğiz?
Bunların hepsi ülke olarak her sektör için belirli diyorsanız sorun yok. Belirli değil diyorsanız ipin ucunun yine kaçmakta olduğu söylenebilir.
Ülke koşullarına uymayan dijital yazılımları veya teknolojileri yurt dışından satın alıp başarılı kullanmak çok zorlayıcı görünüyor…
İyi bir hafta diliyorum.
Sağlıklı, Sevgi ve Saygıyla kalın.
