HIRSIZIN HİÇ Mİ GÜNAHI YOK  

Hüseyin Güdücü

07-09-2023
Bize yazmak için tıklayınız.

           Bir Zen manastırında bulunan öğrencilerden bir tanesi hırsızlık yapıyormuş. Bir iki derken öğrenciler hırsızı yakalamak için takibe başlamışlar. Sonunda hırsızı tespit etmişler ve doğruca Zen Ustasına gidip durumu iletmişler. Bir süre geçmiş, hırsız öğrenci yine hırsızlığını sürdürüyor ama Usta hiçbir yapmıyormuş. Durumdan rahatsız olan öğrenciler tekrar Usta’ya gidip şikayetlerini yinelemişler.  

Bir süre daha geçmiş aynı öğrenci hala hırsızlığa devam ediyor ama Usta bu öğrenciye hiçbir ceza vermiyor adeta göz yumuyor gibi davranıyormuş. Bunun üzerine büyük bir grup öğrenci Usta’nın yanına giderek; “Usta bu hırsız öğrenciye hiçbir ceza vermeyecek ve hala burada tutacak mısınız? Eğer böyle yapacaksanız biz buradan ayrılacağız. Ya o, ya biz,” demişler.  

Usta; “İsterseniz siz gidebilirsiniz, onun kalmasını istiyorum. Ben onun düşünmesini, kendini bilmesini ve dönüşmesini bekliyorum.”  

Usta’nın yöntemi bizler için oldukça ilginç değil mi? Çünkü çoğumuz, ‘Hırsızın hiç mi kabahati yok!’ diyerek; suç işleyeni, kabahatli davrananı cezalandırmak gerektiğini düşünürüz. Böylece ona yaptıklarının bir bedeli olduğunu göstermek, bu sayede onu caydırmak isteriz. Gerçekte Usta’nın amacı da aynıdır ama yöntemler farklıdır.  

Bir insanı ceza ile değiştirmek, dönüştürmek pek mümkün değildir. Ceza ona yaptığının yanlış olduğunu göstermekten ziyade intikam almaktır. Bu yaklaşım ile kişi yaptığı şeyi sorgulamak yerine, kendini savunmaya geçer. Bir insanı savunmaya geçirmek demek onun vicdanıyla buluşmasını önlemek demektir. Savunmaya geçen kişi kendini sorgulamak yerine nasıl yakalandığını sorgular. Sonunda bir dahakine yakalanmamak için nasıl bir taktik uygulamalıyım, onun hesabını yapar.  

Yanlış yapanlara cezanın dışında yapılan bir diğer beyhude tutum öğüt vermek, akıl vermektir. Sokrates’e kulak verirsek; “Hiç kimse bilerek isteyerek kötülük yapmaz, kötülük bilgisizlikten kaynaklanır.” Sokrat’a göre; yanlışı düzeltmenin yegane yolu, bilmesini sağlamak.  

Suç ve kabahat işleyenler için toplum Zen Ustası gibi davranamaz. Bunları ceza ile önlemek en kestirme ve en çıkar yoldur. Ancak eğer başarabilirsek insanlar arası ilişkilerde ceza yerine bilgece davranmayı seçebiliriz.    

Bilgelik, erdemli davranmayı, adil davranmayı bilmektir. Akıl vermeden, eleştirmeden, yargılamadan, suçlamadan düşündürmeye yönlendirmektir. Düşünen sorgular, araştırır, bilgilenir, kendine bakar, kendiyle yüzleşir, değişir, dönüşür. Eğer dönüşürse artık eskisi gibi olması mümkün değildir.  

YORUM YAZ
BU YAZI HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR
Okur yorumları, kişilerin kendi görüşleridir. Bu yorumlardan sorumlu değildir.
YORUM YAZ
Hüseyin Güdücü - Diğer Yazıları
Bütün Hüseyin Güdücü Yazıları