Teslimiyetin sözlük anlamı; kendini verme, boyun eğme, karşı koymama, teslim olma. Buna razı olmak demek aklını, bilgini, tecrübeni hiçe saymak, hayata karşı adeta etkisiz eleman olmak, köle olmak gibi görünüyor. Oysa teslimiyet tekamülün en üst seviyesi kabul edilir.
Karşılaşacağımız muhtemel sorunlara karşı önlem almak daha doğru olmaz mı?
İnsanlar gelecekte kötü şeyler olabilir; hastalık var, ekonomik kriz var diye kaygılanıp önlem alırlar. Zaten kaygıyı bizi koruyup kollamak için zihnimiz tasarlayarak üretir. İnsan aklını bilgisini kullanarak olası olumsuzluklar için kaygılanıp elinden geleni yaparken ölçüyü kaygının derecesi belirler. İnsanın düşüncelerini, duygularını ve davranışlarını inceleyen bilimler bunları bir normal üzerinden değerlendiriyor. Normalden uzaklaştıkça anormallik artıyor. Elinden geleni yapan sonrasında olanlara teslim olanlar normal olmayanlar derece derece aşırı kaygılı kabul ediliyor.
Hayatı güvenli bulanlar elinden geleni yaptıktan sonra her şeyi kontrol edemeyeceğini fark edip teslim oluyorlar. Hayatı güvenilir bulmayanlar ise sürekli zarar göreceğini, baş edemeyeceği bir sorunla karşılaşacağı kaygısıyla daha çok önlem alırsa hayatı kontrol edebileceğini varsayıyorlar. Bunların amacı beklenen kötü an geldiğinde şok olmaktan çaresiz kalmaktan, hayal kırıklığı yaşamaktan, kırılmaktan, incinmekten korunmaktır.
Hayata güvenin temeli bir üç yaş arasına dayanıyor. Acıktığında sevgiyle doyurulan, altı pislendiğinde derhal temizlenen, ilgi gören çocuğun temel güven duygusu tatmin oluyor, bu çocuk hayatın güvenli olduğuna inanıyor. Temel güven duygusu zedelenen, bu konuda travma yaşayan çocuk dünyanın güvenli bir yer olmadığına inanıyor. Kendince yaşamı kontrol ederek güvenli hale getirmeye çalışıyor.
Korkunun, kaygının, güvensizliğin temeli ise ölüm korkusudur. Bebekliğinde güveni zedelenen çocuk ölüm korkusu yaşıyor, bunu unutamıyor. İnsanoğlu hemen her şeyi ölüm korkusu nedeniyle yapıyor. Zaten teslimiyet ölüme teslimiyet anlamına geliyor. Ölüm korkusunu yenen kişide korku, kaygı kalmaz. Bu yüzden tasavvufta ‘Ölmeden önce ölünüz’ derler.
Tedbirliyim diyenler kendilerine iyi bakarsa kaygılıyım diyeceklerdir. Kaygılarını tedbirle önlemeye çalışmak çok yorucu yıpratıcı üstelik beyhude bir uğraştır. İnsanın kontrol edemeyeceği doğa olayları gibi pek çok şey vardır. Kaygı geçirilmiş bir travmanın eseridir. Travmanın yol açtığı hasar onarılabilir. Onarımın başlayabilmesi için ilk önce bir hasar olduğu fark etmek ve kabul etmek gerekir. Bu kabul onarımın yolunu açacaktır. ,