Güvenilmek, sevilmek ve onaylanmak insanın temel ihtiyaçlarındandır. Onaylananlar güvenildiğini ve sevildiğini hissettikleri için onaylanmak daha etkilidir. Çocukluğunda yeteri kadar onaylanmayanlar yetişkinliklerinde bunun açlığını çekerler.
Onaylanma açlığı çekenler neredeyse tüm hayatını bu açlığı doyurmak üzerine kurgularlar. Bunlar eleştirilmekten, yargılanmaktan çok korktukları için daima başkalarının gözünde nasıl göründüklerine dikkat ederler. Bu yüzden asla kendileri olamazlar. Bunların gönlündeki onay çıkını hemen her zaman boştur. Her daim bu çıkını doldurmak için fırsat kollarlar. Adeta bir sokak sanatçısı gibi uygun gördükleri yerde onaylanacak bir gösteri sunup, çıkınını doldurmayı umarlar. Bir görüşe göre evlilik ve çocuk sahibi olmak bile bu amaca çok iyi hizmet ettiği için tercih edilir.
Sosyal medyada beğeni almak için yapılanlara bakınca günümüzde onay açlığı çekenlerin hiç de az olmadığı görüyoruz. Sosyal medyada birini beğenmek için beğen tuşuna basmak yetiyor. Oysa gerçek hayatta insanlar başkalarına daha çok eleştirel gözle baktıkları için onay almak pek kolay olmuyor. Eleştirel bakışın nedeni; insanın asıl derdinin kendisiyle olmasındandır. İnsanlar kendisinde beğenmediği yanlarını başkalarına yansıtarak, kendi yarasını sarmaya çalışırlar. Örneğin kendini kaba bulan kişi, başkalarındaki kabalığı eleştirir. Böylece kendine hem sadece ben kaba değilim, hem de benden kabalar var demiş olur. Bu sayede kendi kusurunu hafifletmiş olur. Yani eleştirenin asıl amacı kendini rahatlatmaktır. İkincisi insanlar bugün övdüklerine yarın sövebiliyorlar yani düşünceler değişir. Kimse kimsenin düşüncesini değiştiremez. Neticede onay almayı başkalarının insafına bırakanları hüsran beklemektedir.
Hüsrana uğramak istemeyenler, sevilme, kendine güvenme, onaylanma ihtiyacını kendi kendilerine karşılayacak tutum almalıdırlar. Zira bu dünyada bunu yapabilecek tek kişi kendisidir. Bunun için ben sevilebilir miyim, güvenilebilir miyim, değerli miyim, yeterli miyim sorularını kendine sormalıdır. Eğer bunlara gönül rahatlığı ile evet diyebiliyorsa sorun yoktur. Yok, eğer bunları şarta bağlarsa; örneğin, çok zengin olursam herkes beni sever gibi, işler karışır. Çünkü bu iki koşul hayatta hiçbir zaman birbirini dengelemez. Ayrıca zengin olduğun için sevilmek insanı tatmin eder mi? Sahte sevgi içini acıtmaz mı?
Kendi değerleriyle, yaşam felsefesiyle, inançlarıyla tutarlı hareket edenler doğru yoldadır. Bundan dolayı kendilerini takdir ederler. İşte bu takdir tatmin edicidir. İç dünyalarıyla tutarlı olmayanlar; örneğin, sağlıklı olmak istiyor ama gereğini yapmıyorsa, o zaman huzursuzluk duyar. Bu huzursuzluk iç dünyada işlerin yolunda gitmediğinin habercisi olduğu için kıymetini bilene hediyedir.