Takım çalışmalarında başarı, takım üyelerinin bilgisine dayanıyor. İyi takım olabilmeyi etkileyen çok faktör var. Ancak takımın odaklandığı konuyla ilgili bilgisi yeterli olmayan üyelerle, takım başarılı olmuyor.

Birçok kurumda yaşanan olaylara bakıldığında, takım üyelerinin konu ile ilgili yeterli bilgiye sahip olmadıkları gözleniyor. 

Takım yeterli bilgiye sahip oluyor. Ancak karar verici veya karar vericiler yeterli bilgiye sahip değilse yine doğru karar alınamıyor. Böyle olunca da her şey “mış” gibi yapılıyor.

Sonucunda, bilgi yetersizliği kişinin veya kişilerin şeffaflık ilkesine uymalarını engelliyor. Bilgi yetersizliğinden dolayı yanlışlar oluşunca saklama yolunu tercih ediyorlar. Yalana başvuruyorlar. 

Bilgi yeterli olmazsa alınan kararlarla, konuyla ilgili kalite sağlanamıyor. Bunun yanında maliyet açısından da kayba neden oluyor. 

Bunlar yaşanmıyormuş gibi davranılsa da toplumda yaşananlar, zararların göstergeleri oluyor.  

Tam bir kısır döngüye giriliyor. Zaman ilerledikçe kısır döngü takımın kararından etkilenenleri daha da çok kötü etkiliyor.

Çizmeye çalıştığım, tüm yaşananların başlıca nedenlerinden birisi bilimsel bilgiye önem verilmemesi.

Her alan için konunun uzmanı vardır. Bu uzmanlar yapılandırmada iş yapar. “Mutfakta çalışır” ifadesi bu yetkin konu uzmanları için söylenir. 

Konu uzmanları haricinde karar vericiler, yöneticiler ve yönetilenler de bilmesi gerekeni bilmelidir. Yönetici veya karar verici bilmesi gerekeni bilmezse, yetkin konu alanı uzmanının gerçekleştirdikleri çöpe gider.

Konu uzmanı olmayan yönetilen de konu ile ilgili bilmesi gerekeni bilmelidir. Bilmezse hakkını savunamaz. “Hak verilmez alınır”.

Herkese, her çalışana, her vatandaşa rolüne göre iş düşüyor. Başlıca iş, gerekli bilgiyi öğrenmesidir. 

Bu nedenle herkes “Neyi ne kadar bilmeliyim?” sorusunu ilgili olduğu her alanda kendisine sormalıdır. Yoksa bir türlü ilerleme yakalanamıyor. Hele dijital çağda daha zorlayıcı olmakta.

İyi bir hafta diliyorum. 

Sağlıklı, Sevgi ve Saygıyla kalın.