İnsanlar hayata nasıl bakacağını ilk önce ailesinden öğrenirler. Bir başka deyişle ilk algı operasyonu ailede yapılmış olur. Sonrasında okul, akran grubu, medya vb ile bu bakış açısı pekiştirilir. Kişi kendine verilen gözlükten dünyaya bakmaya buna uygun yaşamaya çalışır. Kendine has kurallara uymaya gayret etmekten yorulur, üzülür, bu kurallara uymayana öfkelenir.
Aile, çevre, okul, sosyal yapı, medya çocuğu ön dört, on sekiz yaşlarına kadar güncelleyerek son şeklini verir. Yirmi, yirmi beş yaşlarından sonra mevcut durumunu sorgulayanlar kitaplarla, uzmanların yardımıyla kendine verilen gözlüğü çıkarıp kendi bakış açısını oluşturabilir. Kendi bakış açısını geliştirmeyenler yeni algı operasyonuna maruz kalırlar.
Algı operasyonu neden yapılıyor?
Bir insana bir şey yaptırabilmenin bilinen üç yöntemi vardır. Birincisi, ücretini ödeyerek, ikincisi, zorla(Kölelik, şantaj), üçüncüsü, ikna ederek (Gönüllü kölelik). Bunlardan en kolayı ve en karlısı ikna etmektir. Birinin algısını yönetebilirseniz o sizin gönüllü köleniz olur. Bu yüzden siyasetçiler, yöneticiler, satış yapmak isteyenler, kendi çıkarlarını gözeten avcılar her zaman algıyı yönetmek istemişlerdir.
Dünyadaki tüm şirketler başarılı olmanın yolunun algıyı iyi yönetmek olduğunu biliyor. Bunun için algı yönetimi yani reklam sektörü çok gelişmiştir. Bu konuda kafa yoran uzmanlar müşteriyi bilinçli veya bilinçdışı etkilemenin yollarını bulmuşlardır. İzlenen filmlerde, dizilerde tüm bu yöntemler kullanılarak algımız yönetiliyor. Tabii en etkileyici yöntem güvenilir olmaktır. Ürünün güven verici kanıtları uzman elemanlar tarafından en usta yöntemlerle sunuluyor. Eğer güvenilir kanıtları yoksa hiç çekinmeden çarpıtmaya, safsataya başvururlar. En bilindik çarpıtma yöntemleri; karşıdakini aradığını bulduğuna, hayatının fırsatı oluğuna, ürünün olduğundan daha değerli olduğuna, tüm sıkıntılarının biteceğine, rakip firmanın ürününü yermek, iltifat edip gaza getirmedir.
Yaşadığımız her anda bakış açımızı değiştirmeye çalışan büyük bir algı operasyona maruz kalıyoruz. Herkes kendince bunu yaparak diğerini kullanmaya çalışıyor. Sorgulamayan, şüphelenmeyen insanlar daha kolay ikna oluyorlar ve hayatlarını birilerin değirmenine su taşıyan gönüllüler olarak geçiriyorlar. Sorgulayanlar, güvenilir kanıt arıyorlar. Güvenilir kanıtlardan yola çıkanlar, kendi bakış açısını, kendi yolunu bulabiliyor ve kendine has bir yaşam sürebiliyorlar.