Felaket; çok büyük bir üzüntüye ve sıkıntıya, onarılması güç, büyük bir zarara yol açan olay ya da durum. Felaket senaryosu; olmuş veya olacak şeylerin dayanamayacağımız kadar korkunç olduğu düşüncesidir. Felaket bir vaka, diğeri bir düşünceden ibarettir.
Bir görüşe göre insanın aklına günde dört bin düşünce geliyor. Kimse aklına gelecek olan düşünceleri seçemiyor. İnsan sadece hangi düşünceye ne kadar önem vereceğini seçebiliyor. Benzer bir düşünce kimisi hayati tehdit anlamına gelirken, kimisi için önemsiz olabiliyor.
Önem verilen düşünce ile meşgul olmak ruhsal durumunu belirliyor. Kuşkucu insanlar hasta olmaktan, kaza geçirmekten, takip edilmekten vb pek şeyden kuşkulanıyorlar. ‘Acaba ben kanser miyim?’ diye düşünen kuşkucu bir insan buradan bir felaket senaryosu üretebilir. Bir felaketin onu beklediğini varsayarak tüm vaktini bu kuşkudan kurtulmaya ayırabilir. Buna karşın normal bir insan doktora gider böyle bir şey yok denirse ikna olur ve endişesi yok olur.
Benzer bir düşünce normal bir insanda çöp hükmündeyken, kuşkuculuk derecesine göre; kimisinde bir endişe, kimisinde takıntı, kimisinde panik atak, kimisinde paranoyaya yol açabilir. Sadece endişe eden duyanların kendi çabası ile bundan kurtulması mümkün olsa da takıntı, panik atak, paranoya hastalık düzeyidir. Bu insanların mantıkla ikna edilmeleri mümkün değildir, profesyonel yardıma ihtiyaçları vardır.
Düşünce gücü denen şey, akla gelen bir düşüncenin insanı teslim alması olsa gerek. Yoksa sanıldığı gibi ben birinin iyiliğini düşünürüm o iyi olur, kötülüğünü düşünürüm kötü olur diye bir şey değildir.
İnsan aklına düşebilecek düşüncelere hükmedemiyor. Hızlıca bilincimize girip çıkan düşünceler ve onların oluşturduğu duygular insana bir şey yapamaz. Akla gelen ahlaksızca düşünceler o kişinin ahlaksız olduğunun kanıtı değildir. İnsanlar birbirini düşüncelerine göre değil davranışlarına göre değerlendirirler. Düşüncelerin geleceğimizi belirleyebilmesi için davranışlarımıza dönüşmesi gerekir. Sonuçta düşünceler yalnızca düşüncedir.
Kişi önem verdiği düşünceye göre yaşıyor. Kimi basit bir kuşkudan felaket senaryosu üreterek hayatı kendine zehir ediyor, kimisi aynı düşünceyi çöp sayarak keyfine bakıyor. Yani hayatımızın keyifli olup olmaması tercihlerimize bağlı