Lakap; bir kimseye ya da aileye, bir özelliğinden dolayı, adından ayrı olarak sonradan takılan ad.
Çok az kişi üstün bir başarı ile lakap kazanırken, çoğunluk toplumun beklentisine uymadığı için kınamak, eleştirmek, toplum baskısı yaratmak amacıyla, yaftalanarak lakap sahibi olur. Futboldan örnek verecek olursak; çalışkan futbolcuya ‘Atom karınca,’ kaytarana ‘Kayış Ahmet’ vb. diyorlar. İnsanlar her zaman başkalarını yaftalamaz, bazen kendisini de yaftalar, ‘Ben şanssızım’ vb.
Yaftalama bazı özellikleri kendimize veya başkalarına yüklemektir. Aşırı bir genelleme halidir. Bunun altında yatan neden; kişinin yaptığı bir davranışı ölçüp değer verme isteğidir. Başkalarını ölçmeye kalkanlar, bunu yapabilmek için kendi düşüncelerini mihenk taşı gibi kabul ederler. Buradan yola çıkarak diğerinin aklını kendi aklı ile kıyas ederler. Kıyas sonucu kendi düşüncelerine uygun olanları doğru, olmayanları yanlış kabul ederler. Neticede değerlendirme kendi düşünceleri doğru kabul ederek mümkün olabilir.
İlk bakışta insanın kendi düşüncelerini doğru kabul etmesi çok masum görünür. Oysa düşüncelerin büyük bir kısmı otomatik düşünce, geri kalanlar ise öğrenilmiş düşüncelerdir. Otomatik düşünceler; yaşamsal tehdit esnasında, insanın kendini tehlikeden korumak amacıyla hızla oluşan düşüncelerdir. Otomatik düşünce hemen bir duygu doğurur, bu duygu vücudu hızla harekete geçirerek tehdit yok edilir. Aniden üstümüze gelen bir arabadan süratle kaçınmak böyle gerçekleşir. Bu düşünceler çok ani olduğu için insanlar bu düşüncelerinin farkına varamazlar.
Genel düşüncelerimiz ise ortak kanılar ve sanılardır. Yani, seçimlerimizi, dünya görüşümüzü, iyiyi, kötüyü, güzeli, çirkini, dostu, düşmanı vb gibi toplumsal bilgileri atalarımızdan miras olarak alırız. Aslında otomatik düşüncelerimizi de yine büyüklerimizden öğreniriz. Sonuçta bizim sandığımız düşünceler gerçekte atalarımızın düşünceleridir.
İnsanlar atalarından aldıkları bilgileri doğru sayarak, başkalarını ölçüyorlar, buna göre fikir yürütüp diğerini yaftalıyorlar. Asıl amaçları onları kendilerine benzetmek. Çünkü kendileri toplum kurallarına uyarak yaşamaktan bunalırken, uymayanların keyfince yaşamasına bozuluyorlar.
Bir insanın, deneye yanıla tecrübe ederek biriktirdiği ya da doğruluğunu araştırıp test ettiği bilgilere dayanarak elde ettiği düşünceler kendi düşünceleridir. Zaten araştırıp soruşturan ve tecrübe edenler kendi düşüncelerine itibar eder ve onlara uygun yaşarlar.