Kaygı; kötü bir şey olacak diye duyulan üzüntü, tasa. Korku; gerçek bir tehlikenin ya da tehlike olasılığının uyandırdığı duygudur. Endişe; kaygıdan kurtulmanın yolunu bulma düşüncesi.
Bir köpek bize havlayarak saldırırsa korkarız. Kaygı, ‘Ya kanser olursam vb.’ gibi, gerçekte olup olmayacağı belli olmayan bir düşüncenin eseridir. İşin hazin tarafı beynimiz gerçek ile düşünceyi ayıramıyor. Yani korku ile kaygı beynimizde benzer etkiyi yaratıyor. Kaygı veya korku oluştuğunda beyindeki tüm merkezler gereğini yapması için derhal uyarılıyorlar. Bundan haberdar olan iştah merkezinde iştah azalıyor, uyku merkezi uykuyu öteliyor, mide, kalp, kas ve iskelet sitemi en hızlı biçimde çalışmaya başlıyor. Gerçek tehlike ortadan kalkınca korku kayboluyor ama kaygı bir düşünce olduğu için sürüyor.
Kaygısı olan bir insan bundan kurtulmak için ne yapabilirim diyerek bir arayışa giriyor. Örneğin, ‘Ya kanser olursam,’ kaygısı çekiyorsa, kaygıdan kurtulmak için kanser olup olmayacağı belirsizliğinden kurtulmak için düşünmeye başlıyor. Eğer şöyle olursa böyle önlem alırım, yok başka türlü olursa ona göre önlem alırım diye zihinsel bir süreç başlatıyor. Yani insan önce bir düşünce nedeniyle kaygıya kapılıyor, sonra bu düşünce gerçekmiş gibi onu çürütmek için ne yapabileceğini düşünmeye başlıyor. Bir bakıma kendi kendiyle savaşa giriyor. İşte bu sürece endişe deniyor. Bu tutum Hacı Bektaşi Veli’nin şu sözünü hatırlatıyor: ‘Kanı kanla yumazlar, kanı su ile yurlar. Endişe etmek, kanı kanla yumaya benziyor. Tabii asla sonuca ulaşamıyorlar.
Kaygıdan kurtulmanın yolunu bilmeyenler ya da kurtulmanın imkansız olduğunu sananlar, günü kurtarmaya bakıyorlar. Günü kurtarmak isteyenler, düşüncesinden yani kendinden kaçıyorlar. Bunun en bilinen yolu oyun oynayarak veya işine sıkı sarılarak kendini meşgul etmek ya da alkol, uyuşturucu gibi maddelere sığınmaktır. Oysa kaygıdan kurtulmanın yolları vardır ve şunlardır:
Birincisi, kaygı verici düşünceler derindeki beklenti ve inanışlardan kaynaklanıyor. Düşünce bir habercidir, görevi bilgi sunmaktır. Sadece bir ihtimal bildiren düşüncelerden kaçmaya çalışmak aksine o düşünceyi daha fazla hatırlamaya davetiye çıkarır. Bu yüzden düşüncelerle barışık olmanın yolları bulunmalıdır. İkincisi; belirsizi belirli hale getirmek olacakları kontrol etme çabasıdır. Bunun mümkün olmadığının farkına varıp bugün şimdi yapılabilecekler yapılmalı, yapılamayacaklar kabul edilmelidir. Üçüncüsü, kaygı gelecekle ilgilidir. Şu anda kalabilenler için kaygı yoktur. Dördüncüsü, kaygının günlük eylemlerimizi engellemesine izin vermemektir. Beşincisi, kaygıyı olağan görmektir. Tüm duygular insanlar içindir ve insan dünyaya yalnızca hoş duygular yaşamaya gelmemiştir.