Hemen her şeyden şikayet eden insanlar vardır. Bunları dinlemek insanın içini daraltır. Bu yüzden dinleyenler konuyu değiştirmeye çalışırlar ama pek başarılı olmazlar. Çünkü bu insanlar başka bir üslup bilmezler.
Kimdir bu insanlar, niye böyledirler?
Birincisi, bu insanlar genellikle kendilerinin farkında olmuyorlar. Onlara, ‘Sen daima şikayet ediyorsun,’ deseniz bunu kabul etmeyeceklerdir. Çünkü onlara göre onlar şikayet etmiyor, durum tespiti yapıyorlardır. Dahası insanları bilgilendirme, uyandırma gibi yüce bir görev ifa ediyorlardır. İkincisi, bu insanlar aslında; ‘Ben burada olup bitenlerden hoşlanmıyorum. Niye olup bittiğini de anlamıyorum,’ demektedir. Üçüncüsü, bu insanlar olan biteni kabullenmeyi boyun eğmek, yenilmişlik gibi görürler. Kabullenen insanları ise duyarsız, vurdumduymaz sanırlar. Bu yüzden olan biteni kabullenemez, sadece şikayet ederler.
Peki, bu durumdan nasıl vazgeçerler?
Birinciler kendilerine bakabilirlerse, hayatla sürekli mücadele hatta savaş içinde olduklarını göreceklerdir. Bu insanların kafasında ön yargılardan oluşan bir şablon vardır. Bu şablonda iyiler, kötüler, doğrular yanlışlar, güzeller çirkinler vardır. Bu şablona uyanlar hoş, uymayanlar nahoştur. Hayata uyum sağlamak yerine hayatı kafasındaki şablona uydurma mücadelesi verirler. Kendilerini görebilirlerse şikayeti bırakmaya niyet edebilirler.
İkinciler, donanımları yetersiz, düşünme kapasiteleri sınırlı olduğu için olanı biteni derinine analiz edemezler. Olan biteni anlayamadıkları için olanları kötü olarak değerlendirirler ve sadece şikayet ederler. Düşüncesi yetkinliğe ulaşır, olan biteni anlar ve daha doğru analiz edebilirse ancak o zaman şikayeti bırakırlar.
Üçüncülerin iddiası baştan yanlıştır. Çünkü olan biteni kabul etmek onların sandığı gibi boyun eğmek, yenilmek değildir. Aksine kabullenmek aktif bir düşünce eylemidir. Şöyle ki; kişi karşısına çıkan bir sorunu çözmek için bütün kapasiteni kullanır, mücadele eder, yapmayı dener. Yapamazsa hemen pes etmez başka bir yol arar tekrar dener, sonuç alamıyorsa bunun değişmeyeceğini daha uğraşmanın faydasız olduğunu görür. İşte o zaman, ‘Bu sorunu çözmeye ya benim gücüm yetmiyor ya da değiştirilemez bir şey için beyhude uğraştığımı anlıyorum’ der, kalbi kanat eder ve kabullenir.
Şikayetten vazgeçemeyenler hayatla daima savaş içindedir. Bu yorucu yıpratıcı bir durumdur. Bu insanlar hiçbir zaman kendilerini iyi hissedemezler. Ancak ne yazık ki bunun sorumlusunun kendileri olduklarını bir türlü göremezler.