İletişim, bir kişinin duygu, düşünce ve bilgilerini diğer kişiye aktarmasıdır. Bu tanıma göre, iyi bir iletişim kurmak isteyen kişi duygusunu, düşüncesini ve bilgisini ifade edebilecek kadar tanımalıdır. Ancak bu pek kolay bir şey değildir. Pek çok insan üzüntü ile öfkeyi bile karıştırır.
İyi bir sözlü iletişim için, bunları bilmenin yanında karşı tarafın bunları doğru anlamasını sağlamak için, ölçülü hareket etmesi gerekir. Örneğin, hakaret etmek, küçük düşürmek, büyüklenmek, kavga etmek, saldırmak, tongaya düşürmek, hatta ve hatta ikna etmek iletişim değildir. Tüm bunlar karşı tarafın anlamasına yardım etmediği gibi kişinin kendini savunmaya hazırlamasına yol açar.
Kişilerarası iletişim belli bir yakınlıkta ve yüz yüze olması gerekir. Çünkü sözlü iletişim esnasında; beden hareketleri, yüz hareketleri ve ses tonundan oluşan sözsüz iletişim de devrededir. Yapılan bir araştırmaya göre; sözsüz iletişim toplam iletişimin yüzde seksen beşi ile yüzde doksan üçünü kapsamaktadır. Bu bakımdan telefon görüşmesi ve mesajlaşmalar iletim değil haberleşme sınıfına girerler.
İletişimin bir başka kuralı, mutlaka karşılıklı konuşma şeklinde olmalıdır. Birinin konuşup ötekinin dinlemesi halinde oluşan şey iletişim değil, nutuk atmak veya nasihat etmektir. Bunları karşı tarafın dinlemesi mümkün bile değildir.
İyi bir sözlü iletişim talep edenler, karşı tarafın kendisini ifade etmesine fırsat vermelidir. Bunun için en iyi ortam, her iki tarafın da iletişime istekli olduğu bir zamanda olmalı ve dinleyen taraf etkin dinleme pozisyonunda olmalıdır. Diğer bir husus ise duyguların yoğun olduğu vakitler iletişime elverişli anlar değildir. Zira insan üzüntülüyken, kabul edemeyeceği şeyleri kabul etmeye, öfkeliyken yanlış anlamaya, mutluyken bol keseden atmaya daha yatkındır.
İletişimi sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek için, taraflar birbirlerine ne düşündüğünü, ne hissettiğini ben diliyle anlatmalıdırlar. İlişkinin sağlıklı sürmesi için taraflar birbirlerine düşündüklerini paylaşmalıdır. Paylaşılmayan düşünceler kafada kurguyla büyürler ve sağlıklı olmayan düşünce ve duygulara dönüşürler.
Bunları çoğumuz biliriz bilmesine de ne yazık ki uygulamakta pek başarılı değiliz. Çünkü yetiştiriliş tarzımız, ortamımız epeyce sorunlu. İletişim günümüzde neredeyse suçlamaya dönüşmüş durumda. Bu yüzden her an savunma yapmak zorunda kalıyoruz. Kolay etkileniyor, kolay duygulanıyor, duygu yüklüyken iyi iletişim kuramıyoruz. Hal böyle olunca doğru iletişim kurabilmek, yanlış iletişim kurmaktan çok daha zor hale geliyor.