Hindistan kralı Bihartrihari saraydaki tüm görevlileri huzuruna çağırmış, “Ben her şeyi sadece bir kez denemek istiyorum. Bir yediğimi bir daha yemeyeceğim, bir kadınla iki kez yatmayacağım, her şeyi bir kez istiyorum.”
Görevliler kralın isteğini yerine getirmişler ama bir yıl dayanabilmişler. Bir yılın sonunda artık daha değişik bir şey bulamıyoruz demişler. Kral, “Tamam sorun değil. Her şeyi bir kez tattım, ikinci kez tatmanın anlamı yok. Bu kadar yeter deyip sanyasin olmaya karar vermiş. (Sanyasin; kendini dünya nimetlerinden soyutlayıp, evrensel ruha karışmak isteyen.)
Mutluluğu üç düzeye ayırıyorlar. Birinci düzey, haz. Haz; hoşa giden bir şeyin uyandırdığı duygu, zevk. Bu duyguyu beyinde salgılanan dopamin hormonu sağlıyor. Örneğin; yemek, yemek, cinsel birleşim, alışveriş, coşturucu bir müzikle dans etmek, oyun oynamak, madde kullanmak.
Haz insanın hoşuna gider ancak tatmini kısa sürelidir. Yenilen yemeğin hazzı en fazla acıkıncaya, madde kullanımının ayılıncaya, alış verişin cazibeli bir nesne görene kadardır. Haz verici şeyler kafi miktarı haz verirken, fazlası iğrençtir. Bir porsiyon baklava harikadır, elli porsiyon yiyeceksin dense haz eziyete dönüşür. Üstelik hazza tolerans geliştiği için aynı şeyler zamanla aynı hazzı, aynı zevki vermez olur. Bu yüzden hep daha özeli, daha heyecanlısı aranır. Haz verici şeyler bağımlılık yaparsa, iş daha vahim hale gelir çünkü hiçbir bağımlılık, objesi tarafından tatmin edilemez. Neticede haz deniz suyu içip susuzluğu giderme çabası gibi görünür. Bilindiği gibi deniz suyu içenlerin susuzluğu artar.
İkinci düzey; eylem içindeyken zamanı unutmak. Örneğin; kitap okumak, dostlarla hal yarenliği yapmak, sevdiği aktiviteyi yapmak, konsere gitmek gibi. Üçüncü düzey; kendini aşan bir amaca hizmet etmek. Örneğin; maneviyat, dini olursa sevap işlemek, din dışı olursa, kendinden zayıflara yardım etmek, hayatına anlam yaratmak, kendini bulmak gibi.
Hikayedeki Kral, haz yaşamını tercih etmiş, bir yıl sonra bunu anlamsız bulmuş. Tabii kral, büyük kudreti sayesinde istediği hazza ulaşabiliyor. Hazzı mutluluk sananlar tıpkı kralın yaptığını yapmak istiyorlar. Bu yüzden başarı deyince para ve güç akla geliyor. Bir şekilde hazdan tatmin olanlar, ya da hazzın sığlığını fark edenler ikinci ve üçüncü düzeye gözünü dikiyorlar.
İkinci ve üçüncü düzeyde hazdan kaçınmak elbette gerekmiyor. Bazı cemaatler hazdan kaçınarak yol almaya çalışıyorlar. Oysa duygular yok saymak ve bastırmakla yok olmadıkları gibi daha da büyürler. Üst düzey mutluluk için hazzın ötesine geçmek gerekiyor. Bunun yolu ise beynine daha doğrusu akla yatırım yapmaktan geçiyor.
Hüseyin Güdücü