Bir firma, işten ayrılan sekreterin yerine yenisini almak için ilan vermiş. Patron ve genel müdür iş için başvuran üç adayı görüşmeye çağırmışlar.
Birinci aday, çok güzel bir sarışınmış. Zeki ve işe çok yatkınmış. İkincisi esmer güzeli ve birinciden daha yetenekliymiş. Üçüncüsü paspal, fiziği sorunlu, üstelik işten hiç anlamıyormuş. Üç adayla görüşme bittikten sonra patron; “Üçüncüyü işe alıyoruz,” demiş.
Genel müdür şaşkınlıkla; “Neden!”
Patron; “Bunun üç sebebi var. Birincisi; o aday bana çok akıllı göründü. İkincisi; burada kararları ben veririm sen değil. Üçüncüsü ve en önemlisi; o benim karımın kardeşi anladın mı?”
Patron gerçekte baldızını işe almak istiyor ama gerçekleri söylemek pek kolay olmuyor. Çoğu kere hepimiz bunu yapıyoruz. Neden mi?
Çünkü gerçekler kimsenin hoşuna gitmiyor. Kimse gerçekleri duymak istemiyor. Herkes kendini oyalayıcı bir düzen tutturmuş öyle gidiyor. Tutturduğu düzenin gerçek olup olmadığı ile ilgilenmiyor.
İnsanlar, bir toplumda yaşıyoruz, intibak edelim, uyum gösterelim kaygısı ile gerçekleri görmezden gelmek için çeşitli taktikler uyguluyorlar. Bu taktikler; akla uymayan şeyleri akla uyduracak gerekçeler üretmek, olduğun gibi görünmek yerine rol yapmak, öfkelenmesine rağmen sakin görünmeye çalışmak, şahit olduğu haksızlıklara arkasını dönmek, işler kötüye giderken sorumluluktan kaçınmak için iyimser yorumlar yapmak vb. Ne yazık ki bunları kimimiz az, kimimiz çokça yapıyoruz. Aslında başka çare de görünmüyor.
Bir toplumda yaşamak her ne kadar gerçekleri az ya da çok görmezden gelmeyi gerektirse de; insanın kendinden verdiği taviz haddini aşarsa bir kısır döngü oluşur. Şöyle ki; bu tıpkı dar ayakkabı giymeye benzer. Ayakkabı dar olduğu için ayakkabının vurduğu ayak bölgesi, acıdan korunmak için nasır oluşturur. Oluşan nasır ayağın hacmini büyüttüğü için ayakkabı daha çok sıkar dolayısıyla ağrı daha da artar. Aynı bunun gibi, kişinin kendini korumak için verdiği tavizler gün gelir katlanılamaz olur ve kişiyi hasta eder.
Öyleyse ne yapalım, her daim gerçekçi mi olalım? Herkese gerçekleri mi söyleyelim? Elbette hayır. İnsanlar başkalarının kendi bildiği gibi yaşamasını anlayışla karşılamalı. Gerçeği arayanlar başkalarının ayakkabısına değil de, kendi ayakkabısını bakmalıdır. Kendilerini sıkıntıya sokan şeylerin gerçek nedenini aramalıdır. Gerçek nedeni arayabilenler er geç bulacak ve çare üreteceklerdir.