7 Aralık 2024 Cumartesi

BİLMEK Mİ, YAPMAK MI?

Hüseyin Güdücü

18-12-2004
Bize yazmak için tıklayınız.
            Seksen yaşlarında Konfüçyüsçü bir bilge varmış. Bu bilgenin öğrenme ve anlama yeteneği yaşına uygun değilmiş. Bir gün, bir zen pirinin, kendisinden daha derin bir bilge olduğu duymuş ve bundan rahatsız olmuş. Oraya gidip onunla boy ölçüşmek istemiş.  Gidilecek yol hem çok uzun hem de çok zor olmasına aldırmadan yola çıkmış. Zahmetli bir yolculuktan sonra oraya varmış. Huzura alınınca, kendini tanıtıp, “Sizin öğretinizin özü nedir?” diye sormuş.             Zen piri; “Kötülüklerden kaçınmak, mümkün olduğu kadar iyilik yapmak, bu bütün Budha’ların öğretisidir,” demiş.             Duyduklarına inanamayan konfüsyüşçü bilge, sinirlenmiş, “Buraya gelmek için çok zorlu ve uzun bir yolculuk yaptım. Sen bana üç yaşındaki çocukların bile ezbere bildiği bir tekerleme söyledin. Benimle alay mı ediyorsun!”demiş.             Zen Piri, “Ben alay nedir bilmem. Evet, üç yaşındaki çocuklar bile bunu bilir. Lakin seksen yaşındaki adamın dahi ona uygun yaşamayı henüz başaramadığını göz önüne alın,” demiş.             Hikâye sanki tam bizi anlatıyor. Herkes her şeyi biliyor. Sağlığı doktordan, hukuku avukattan, eğitimi öğrenmenden, asayişi emniyetten, askerliği generalden, futbolu antrenörden, demokrasiyi herkesten iyi biliyoruz bilmesine de tek kusurumuz uygulamamak. Bugün bilgiye ulaşmak çok kolay. Okullarda öğrenciler bilgi ile donatılıyor. Çocuk okulda öğrendiklerini sınavda göstermek için öğreniyor. Sınavları geçecek, sonunda bir meslek sahibi olacak, derdi bu. Örendiklerini anlamak, içselleştirmek çabası yok. Bildiğini uygulamak için öncelikle edilen bilgiyi anlamak gerekir. Elinizde bir bilgi var ama eğer bu bilgiyi anlayamıyorsanız, kavrayamıyorsanız onu uygulamazsınız. Örneğin Zen Pirinin söylediği, ‘Kötülükten kaçınmak, mümkün olduğu kadar iyilik yapmak,’ gerektiğini herkes bilir. Bilir ama ancak bunu anlayan uygular. Anlamayan ise neden uygulamadığını kendine izah edecek gerekçeler bulur. Anlamanın tek yolu, kişinin kendisini laboratuar gibi kullanmasıdır.   Şöyle ki, insan her ne yaparsa yapsın, içinde bir tepki oluşur. İçimizde yaptığımıza onay veren ya da itiraz eden bir mekanizma vardır. Eğer yaptığınızdan sevinç duyuyorsanız, kalbinizin onayı vardır ve iyi bir şey yaptığınız kesindir. Sevinç duymadığınız halde, yaptığınızın doğru olduğuna kendinizi ikna edici gerekçeler arıyorsanız, ego devrededir. İçini sevinçle doldurmanın hoşluğunu anlayanlar, aynısını yaparlar.  
YORUM YAZ
BU YAZI HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR
Okur yorumları, kişilerin kendi görüşleridir. Bu yorumlardan sorumlu değildir.
YORUM YAZ
Hüseyin Güdücü - Diğer Yazıları
Bütün Hüseyin Güdücü Yazıları