DÜNYA KAOS İÇİNDE    

Hüseyin Güdücü

08-07-2021
Bize yazmak için tıklayınız.

           Okyanusta teknesiyle tek başına seyahat eden bir adam, fırtınaya yakalanmış, teknesi batmış. Zor bela bir adaya çıkabilmiş. Adam bir yandan hayatta kalmaya çalışıyor, bir yandan da kurtarılmayı bekliyormuş. Günler, haftalar, aylar, yıllar geçmesine rağmen kimse gelmemiş. Adam tüm ümidini kaybetmiş. Tam beş yıl sonra yakından geçen bir gemiye sesini duyurmuş. Adamı kurtarmak için bir sandal göndermişler.  

            Gelenler, “Geçmiş olsun, seni almaya geldik,’ demişler. Ancak adam sanki gitmeye çok istekli gibi görünmüyormuş. Gelenler, “Yoksa gelmek istemiyor musun?” diye sormuşlar. Adam, “ Gemiden bana gazete getirmenizi istiyorum. Dünyanın halinin nasıl olduğunu bir görmek istiyorum,” demiş. İsteğini yerine getirmişler. Adam gazetelere baktıktan sonra, “Dünyanız da gazeteleriniz de sizin olsun, ben gelmek istemiyorum,” demiş. Gelenler şaşkına dönmüş ve nedenini sormuşlar.  

            Adam; “Beş yıldır buradayım. Bu sürede sessizlik, huzur ve mutluluğu yakaladım. Bu kaza olmasaydı hayatımın elli yılını bir tımarhanede yaşadığımı fark edemeyecekmişim.”  

            Hikayedeki kazazede, adada sessizlik, huzur ve mutluluk bulmuş. Adama huzur ve mutluluğu bulduran şey sessizlik olmuştur.  

Sessizliğin huzur ve mutluluğa katkısına bakalım:  

            Huzur ve mutluluk her şeyde olduğu gibi düşüncede başlar. İnsan düşünmeden bir dakika bile duramaz ama bunun farkında değildir. Zira ne zaman konuşmaya başlasa o zaman düşünüyor olduğunu sanır. İşte sessizlikte adam kafasında dur durak bilmeyen bir düşünce akışı olduğunu farkına varmış olmalıdır. Yaşadığı sessiz ortamda düşüncelerini tahrik eden etmenler iyice azalmış, düşünceleri yavaşlamış hatta durma noktasına gelmiştir. Böylece huzur bozucu düşünceler durmuş olmalıdır.  

            Günümüz insanı sokakta yürürken gördüğü insanlardan, onların tavırlarından, giyinişlerinden, mağaza vitrinlerinden, ilan ve reklam panolarından, binalardan, televizyondan, internet ortamından, sosyal medyadan sürekli bilgi ve uyaran bombardımanına tutuluyor. Bu bilgi ve uyaranlar düşünceyi, düşünceler sorunlar tespit ediyor. Kişi karşılaştığı sorunları çözebiliyorsa çözüyor, çözemiyorsa, savunma mekanizmasına başvuruyor.  

Her düşünce bir duyguyu tetikliyor.  Aralıksız düşünen insan gün boyunca duygudan duyguya zıplayıp duruyor. Her duygu da bir hormonu tetikliyor. Özellikle tehdit hissettiren düşünceler vücudu güçlendirecek hormonları harekete geçiriyor. Ancak bu hormonların etkisiyle vücut zor durumlar için beklettiği bir atımlık barutunu kullanıyor. Böylece tüm gücünü harcadığı için vücut bitap düşüyor. Yani neresinden bakarsanız bakın kaos insanın kafasının içindedir. Bunun farkına varamayanlar, dünya kaos içinde sanarak dünyayı düzeltmeye çalışır ki bu beyhude bir çabadır.                 

YORUM YAZ
BU YAZI HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR
Okur yorumları, kişilerin kendi görüşleridir. Bu yorumlardan sorumlu değildir.
YORUM YAZ
Hüseyin Güdücü - Diğer Yazıları
Bütün Hüseyin Güdücü Yazıları