Yeni malikanesine taşınan kadın, etrafı dolaşmaya çıkmış. Malikanesinin hemen yanındaki eski evin önüne varınca, o evde oturan kadın, yeni komşusunu başıyla selamlayıp, “Merhaba, mahallemize hoş geldiniz,” demiş.
Yeni gelen hanım, kibirle, “Bana laf atmayın, ben ikinci sınıf insanlarla görüşmem” deyince, eski evin sahibi; “Ooo, dünyanın neresinde böyle biriyle karşılaştınız ki!” demiş.
Kimse kendini ikinci sınıf kabul etmez. Zaten ikinci sınıf insan yoktur, bazıları kendini birinci sınıf görür.
Kendini yetiştirmiş, kendinden emin, olgun insanlar; “hepimiz insanız” derler. Başkalarından üstün olmayı talep etmezler. Bazı insanlar ise diğerlerinden ayrıcalıklı olduğunu bilirler. Örneğin, dünya çapında bir sanatçılar, dahiler zaten ayrıcalıklı olduğunun farkındadır. Başkalarının bunu görmesi umurunda olmaz.
Bazı insanlar, “Hepimiz insanız,’ diyemezler. Hikayedeki kadın gibiler, kendini diğerinden üstün görür, ayrıcalıklı olduğuna inanırlar. Aslında içten içe öyle olmadıklarını bilirler. Hatta kendini başkalarından küçük görürler. Kendisinin gördüğünü, başkalarının da görebileceğinden endişe duyarlar. Bu yüzden kendi iç yüzünü başkalarından gizleme ihtiyacı duyarlar.
Kendini gizlemenin en kolay yollardan biri görünüşünü değiştirmektir. Bunun için de gösterişli şeyler çok işe yarar. Bu yüzden bu insanlar gösteriş meraklısı olurlar. Gösterişli nesneler satın alıp bunları abartılı şekilde sergilerler. Tek amaçları, başkalarının dikkatini, ilgisini çekmektir. Başkalarından görecekleri ilgiyi, imrenmeyi ayrıcalık gibi, onaylanmak gibi görürler. Tek dertleri onaylanmak olduğu için tüm enerjisini buna ayırmak zorunda kalırlar.
Temelde herkes kendisini düşünür ve kendisiyle ilgilenir. Onaylanma ihtiyacı olan biriyle karşılaşırsan kişi, onu onaylamış görünerek kendine yarayanı elde eder. Yani ele muhtaç olanın işi Allah’a kalmıştır.
Onaylanma ihtiyacı, toplum kültürünün oluşturduğu bir marazdır. Bu marazdan kurtulmak için başkaları yardım edemez. Her sorunda olduğu gibi kişi kendi göbeğini kendi kesmek zorundadır. Onaylanma ihtiyacı, vakti zamanında kişinin zihnine nakşedilmiş bir kalıbı güncelleyememesidir. Yani eski kafayla bugünde yaşama ısrarıdır. Bu konuda ısrar edenler hayatını onay dilenerek sürdüreceklerdir.