Bir kasabada bir teist (En az bir tanrının olduğuna inanan), bir de ateist (Tanrının olduğuna inanmayan) varmış. Bu ikisi her fırsatta fikirlerini savunurlarmış. Kasabadaki insanlar bu ikisinden hangisini dinlese etkileniyor, kafaları karışıyormuş.
Kasabanın ileri gelenleri bu ikisini çağırmışlar; “Biz düşündük taşındık, sizin ikinizin tartışmasının daha doğru olacağına inandık. Böylece her ikiniz düşüncelerini söyler, herkes dinler. Böylece bu iş bir son bulmuş olur,” demişler. Her ikisi de kabul etmişler.
Karalaştırılan gün ve saatte köy halkı toplanmış. Bunlar başlamışlar tartışmaya. Her ikisi de tezlerini öyle güzel savunmuşlar ki, tartışmanın sonunda teist olan ateist, ateist olan teist olmuş. Kasaba halkı da olan bitene şaşmış kalmış.
Mantığa yaslanmak işte böyle bir şey!
Mantığı esas alanlar, her şeyde mantıklı bir izah ararlar. Mantığın kabul etmediği şeyi kabul etmezler. Böylece sağlam bastıklarını düşünürler. Bu yaklaşım yanlış değildir ama bu yol yanıltıcı etmenlerle doludur.
Yanıltıcı etmenler şunlardır:
Mantık kaba tabirle kıyas ile çalışır. Yani insan yeni bir bilgi ile karşılaştığında, bu bilgiyi, eski bilgileriyle kıyaslayarak yorumlar. Doğru bir kıyas için, birincisi; eski bilgilerin doğru olması lazım. Zihinlerdeki bilgilerin neredeyse yüzde doksan dokuzu ebeveynlerden alınma. Onlar da o bilgileri atalarından aldı. Yani insanların mevcut bilgilerinin yüzde doksan dokuzu duyuma dayalı, doğruluğu test edilmemiş bilgilerdir.
İkincisi; dini ya da siyasi örgütler, üyelerini bir arada tutmak, safları sıklaştırmak için etkileyici bilgiler verirler. Etkileyici bilgilerde doğruluk aranmaz.
Üçüncüsü; insanlar kendi çıkarlarını korumak için veya korktukları için bazı doğruları kabul etmek istemezler. Bu durumda ya doğruyu eğer büker ya da sırt çevirirler.
Dördüncüsü; büyük zekalar, mantığı bir silah gibi kullanarak, insanların doğrularını çürütebilirler. Laf oyunlarıyla kendi çıkarlarına göre insanları ikna ederler.
Beşincisi, doğru sanılan şeyler kendi coğrafyanızın doğrusu olabilir. Bunun farkına varmayanlar bunu evrensel, tartışılmaz doğru sanabilir.
Altıncısı, bilmediğini bilmeyen insanlar, yanlış bilgiyi doğru sanır.
Mantığa yaslanarak doğruya ulaşmanın önünde bu ve bunlar gibi pek çok yanıltıcı etken vardır. Hakikati bulmak isteyenlerin kanıtlanmış kesin bilgiler kullanarak adım atması gerekir.