Bir dergahın bahçesinde oturan iki mürit sohbet ediyormuş. Birincisi; “Meditasyon yaparken sigara içsek ne güzel olurdu,” demiş. İkincisi, “Bu mümkün değil, hoca buna izin vermez,” demiş. Sonra, “Niye hocaya sormuyoruz ki?”demişler.
Ertesi günü sormuşlar. Hoca birinciye; “Kesinlikle olmaz,” demiş. İkinciye ise, “Evet tabii ki,” demiş.
İki mürit bir araya geldiklerinde, aralarında konuşmuşlar ve hocanın neden farklı cevap verdiğini anlayamamışlar. Sonra hocanın sözündeki hikmeti bulmaya çalışmışlar. İkinci mürit; “Sen hocaya ne dedin de, sana ‘kesinlikle olmaz,’ dedi” diye sormuş. O da, “Ben, ‘Efendim meditasyon yaparken, sigara içebilir miyim?’ diye sordum” demiş. Bu kez ikinci “Peki sen ne dedin de sana ‘Evet tabii ki’ dedi,” diye sormuş. O da; “Ben şimdi anladım, çünkü ben, ‘Efendim sigara içerken meditasyon yapabilir miyim?’ diye sordum,” demiş.
Müritler aynı şeyi sormaya niyet ediyorlar ama farklı ifade ediyorlar. Hoca ifadeye göre cevap verdiği için cevaplar farklı oluyor.
Murat ettiğini ifade edebilmek için kelimeleri yerli yerince kullanmak icap eder. Yeterince dikkat etmeyenlerin, anlatmak istedikleri ile ifadeleri farklı olur. Bazen bu fark öylesine büyük olur ki, buna gaf yapmak veya çam devirmek deniyor.
Niyet ettiğini ifade edemeyenler, gördükleri tepkiye şaşırırlar. Yanlış anlaşıldığını söylerler. Hatta ‘Ben ne dedim şimdi!’ diye tepki gösterirler. Bir bakıma iki taraf da haklıdır. Çünkü anlatan kendini niyeti ile değerlendirir. Ben iyi niyetle söyledim diye düşünür. Dinleyen ifadenin kendine ne hissettirdiğine bakar.
Muradını düzgün anlatmanın en iyi yolu cevap vermeyi amaç edinmektir. Cevap verme niyetinde olanlar, olanı biteni izah etmeye gayret ederler. Bu insancıl yaklaşım, karşı tarafı olumlu etkiler. İyi güzel de insanların çoğu tepki göstermeyi cevap vermek sanıyorlar. Kim nerede kendince bir yanlış görse, tepki gösteriyor. Tepkinin doğru anlaşılma ihtimali bile yoktur. Tepki gören incinir, incinen insan niyet filan anlamaz.
Bir kelime, bir nüans, bir vücut tavrı, ifadeyi baştan aşağı değiştirir. Hatta anlatanın ve dinleyenin ruh halinin bile ciddi etkisi vardır. Yeterince özen göstermeyenler, zaman zaman gaf yapar sonra da; ‘Ben nedim şimdi’ diye şaşırırlar.