Bir dergahın hocası, çok tartışmacı biriymiş. Öğrenciler ne söylese söylesin aksini söylermiş. Güpegündüz olmasına rağmen, bir öğrenci; ‘Şu an gündüz’ dese bile, ‘Hayır şu an gece,’ dermiş.
Dergahtaki bir öğrenci, hocanın tarzını fark etmiş. Hoca ayan beyan ortada olan bir şeye karşı çıksa dahi, ‘Doğru hocam,’ demeyi öğrenmiş. Hoca bu öğrenciyi karşısına alıp, “Tamam evladım, sen kazandın. Sende tartışmacı bir yan yaratamadık. Sen içten bir güven besliyorsun. Atık seninle tartışmayacağım, seninle hakikati konuşabiliriz, çünkü sen hazırsın,” demiş.
Tartışma bir iletişim biçimi değildir, zira tartışarak karşıdakini anlamak, onunla fikir birliğine varmak, ona sempati duymak mümkün değildir. Tartışma iki mantık arasındaki galip gelme mücadelesidir.
Galip gelme derdine düşen taraflar, doğruların peşinde değildir. Doğrunun peşinde olmayan kişi için karşı tarafın ne söylediğinin önemi yoktur. Bu yüzden karşının konuşmasını dinlemez, o konuşurken sıranın kendine geldiğinde ona vereceği cevabı düşünür. Kazanmaya odaklı taraflar saldırgan bir tavırla mantıksal tezler öne sürerler. Amacı karşı tarafa boyun eğdirmek, pes ettirmektir. Bu haliyle tartışma şiddettin ta kendisidir. Eğer bu şiddet frenlenemezse iş cinayete bile varabilir.
Tartışanlar, birbirlerine; ‘Ben senden üstünüm, hayır ben üstünüm,’ der, yani egolar savaşır. Tartışmanın sonunda kim galip gibi görünürse görünsün tartışma sona ermiş olmayacaktır. Yenilmiş olan pusuya yatıp, yeri ve zamanı gelince rövanşı almak isteyecektir. Her rövanş yenisini doğuracak, taraflar gün gün biri birlerine daha çok öfkelenecekler, birbirlerinden daha çok uzaklaşacaklardır.
Tartışanlar özünde; ‘Sen yanlış yapıyorsun, ben sana doğrusunu söylüyorum, doğruyu gör ve davranışını değiştir,’ demeye çalışırlar. Ancak tartışanlar kazanmak amacıyla izanı kaybettiği için üslup sertleşir. Hal böyle olunca, karşı tarafa akıl verir, onu yargılar, küçük görür, dahası hakaret eder. Bu yaklaşımla bir sonuç elde etmek şurada dursun, daha işi inada bindirir. Maksat karşı tarafı değiştirmek ise bunun yolu onu ikna etmektir.
İkna etmenin ilk adımı; ‘Sana saygı duyuyorum,’ mesajını karşıya net bir şekilde vermektir. Bu mesaj ‘Seni olduğun halinle kabul ediyorum,’ anlamına geldiği için gönle hitap eder. Akıl yarışmayı, galip gelmeyi sever, gönül anlamayı, anlaşılmayı. Sevgi, iletişim gönüller aracılığı ile olur. Karşı tarafın gönlünü kazanan, onu fethetmiş olur. Fethettiğiniz kişi sizin için ölmeye bile hazırdır.