Hapishaneye, idam cezası almış yeni bir mahkum gelmiş. Bu mahkum hapse girer girmez ibadet etmeye ve Tanrı’ya dua etmeye başlamış. Adam sabah şafak sökmeden yüksek sesle dua ve ibadete başlıyor, gece yarılarına kadar aralıksız sürdürüyor, bayılacak duruma gelince, uyuyup kalıyormuş. Adamın duasından ve ibadetinden tüm mahkumlar ve hapishane personeli etkilenmiş. Onun tanrıya bağlılığına hayran olmuşlar ve ona saygı göstermeye başlamışlar. Onu örnek alanlar bile olmuş.
Hapishane müdürü, yine bir gün kuşluk vakti denetime çıktığında, bu adamın sesini duyamayınca meraklanmış. Adamın hasta olabileceğinden şüphelenmiş. Doğru koğuşuna gitmiş, adamın derin uykuda olduğunu, hayretle görmüş. Onu uyandırıp, “Hayrola, seni ne zaman görsem ya ibadet ederdin ya da dua, ne oldu? Hasta filan değilsin değil mi?” diye sormuş.
Mahkum, “Dün ziyaretçim geldi. Ölüm cezasının yedi yıl hapse çevrildiğini söyledi. Tanrı dileğimi yerine getirdi. Artık onu dualarımla rahatsız etmek istemiyorum,” demiş.
İdam mahkumu Tanrı’ya dua ile talebini bildirmiş, Tanrı’da kulunun çağrısını duymuş ve dileğini kabul etmiş.
Tanrıdan bir şey istemek için dua edenler nasıl bir Tanrı tasavvur ediyorlar?
Bunların Tanrı’sı gökyüzünde oturmuş; yukarıdan kullarını izliyor, hataları sevapları görüyor, dualarını duyuyor olmalı. İzlendiklerini bilen bu insanlar, Tanrı’nın buyruklarına uyuyorlar. Tanrı, buyruklara uyan kullarına; dara düştüklerinde yardım ediyor, dualarına karşılık veriyor, düşmanlarını haklıyor, dostlarını mükâfatlandırıyor olmalı. Tüm hastalıklardan, belalardan, kazalardan, bilumum kötülüklerden koruyor, bolluk ve bereket sunuyor olmalı. Ayrıca Tanrı, buyruklarına uymayanların kulaklarını çekiyor olmalı.
Tanrının koruyup kollayan bir baba gibi görülmesi, insanın korunup kollanma talebinden kaynaklanıyor. Bu çok masum ve insanca talebi, günümüzde hukuk devleti karşılıyor. Hal böyleyken kendi hayatının sorumluluğunu alamayanlar, yine de her şeyi Tanrı’dan bekliyorlar. Bu yüzden bunlar; Tanrı’dan bir şey istemek için dua ediyorlar. Tanrı insana akıl, fikir, güç, kuvvet, özgür irade vermiş. Bunları kullanarak güzel bir yaşam süremeyenler, suçu hayalinde yarattığı Tanrı’ya atıyorlar. İstedikleri olmazsa, ‘Kahpe felek,’ diye şikayet ediyorlar.
Tanrının verdiği yetilerle yaşama uyum sağlayanlar, Tanrı’nın bahşettiği yaşama şükrediyor, minnet duyuyor ve yalnızca şükretmek için dua ediyorlar. Sonuçta kendine yetemeyenler şikayet, yetenler şükrederler.