Sihirbazlar kralı olarak bilinen Harry Haudini’nin, (1894-1926) en ünlü numarası kilit açmakmış. Kaçılması imkansız diye nam salmış hapishaneye giriyor, tüm kilitleri saniyeler içinde açıp, dışarıya çıkarak gösteriler yapıyormuş. Üstelik bu gösterileri elleri kelepçeli, ayakları zincirli vaziyette yapıyormuş.
Yine bir gösteri için bir hapishaneye gitmiş. Gardiyan onu bir hücreye kapatmış ve gösteri başlamış. Haudini kilidi açmak için uğraşmış, uğraşmış ama açamamış. Bildiği bütün yöntemleri denemiş olmamış. Bu kapıda üç saat uğraşmasına rağmen bir türlü kapıyı açamamış. En sonunda yorgunluktan bayılır gibi olup kapının üstüne düşünce kapı açılmış. Meğer kapı kilitli değilmiş. Açık bir kapıyı açmaya çalışmak sihirbazlar kralına hiç yakışmamış.
Sihirbaz kapının kilitli olduğundan o kakar emin ki, açık olabileceğini aklına bile gelmiyor.
İnsanlar zaman içinde belli bir akıl yürütme biçimini benimsiyorlar ve artık başka türlüsü olmaz diye düşünüyorlar. Örneğin insanlara; ‘Hayatı akışına bırakmaya var mısınız?’ diye sorulsa, varım diyenler sanırım binde bir ancak olurdu. İnsanların büyük çoğunluğu; ‘Hayat belirsizdir, onun için güvensizdir, ne kadar güçlü olursanız o kadar güvendesiniz. Bu yüzden mücadele etmek lazım,’ diye düşünüyor.
Bu düşünce çok mantıklı görünüyor. Bu akılla yola çıkanlar, ‘Güçlü olursam, karşıma çıkan engelleri kolayca aşarım,’ diye hesap ediyor.
Bu hesap, hayat akışına bırakılamaz, hayatı kontrol etmeliyiz hesabıdır. Bu yolun yolcuları, ‘Hayat kötü sürprizlerle dolu, her an dikkatli ve tedbirli olmalıyım,’ derler. Bu durum hayatın her anını korku ve endişe ile geçirmektir. Böyle yapanlar her an tetikte olmaktan yorgun, gergin ve sıkıntılı olacaktır.
İnsanın hayatı kontrol edebilmesi mümkün değildir. Tarihe bakılırsa en güçlü hükümdarlar bile hayatı kontrol etme gücüne erişememişlerdir. Eriştiğini sananlara, bakın Tolstoy ne demiş; “Öyle horozlar vardır ki; öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar.”
İnsanın doymaya, barınmaya, bürünmeye korunmaya ihtiyacı vardır. Elbette bunlar için elinden geleni yapmalı, fazlasını akışa bırakmalıdır.
Hayatı kontrol etme çabası, peynirin rendeye savaş açmasına benzer. Bu savaşta peynirin tükenmekten başka şansı yoktur. Hayat akışına bırakılamaz düşüncesi, sihirbazın bütün kapıların kilitli olduğu düşüncesine benziyor. Belki kapı açıktır, savaşmaya gerek yoktur hiç denediniz mi?