Japonya kralı, ünü tüm ülkeye yayılmış zen manastırını ziyarete gitmiş. Zen ustası, Kral’ı karşıladıktan sonra, manastırı tanıtmak için yürüyüşe çıkarmış. Ormanın içinde büyük arazide kurulu olan manastırı gezerlerken, Kral her gördüğü kulübemsi yapı için; “Burada ne yapıyorsunuz?” diye soruyor. Usta da, “Kralım, burası yemekhanemiz, burada yemeğimizi yiyoruz, burası yatakhanemiz, burada uyuyoruz,” diye bilgi veriyormuş.
Dağın eteğinde manastırın en büyük yapısının önene gelince Kral yine, “Burada ne yapıyorsunuz?”diye sormuş. Usta sanki Kral’ı hiç duymamış gibi davranmış. Yürümeye devam ederlerken, Usta geldikleri yerleri anlatmaya devam ediyormuş. Kral ikide bir o büyük binada ne yapıyorsunuz diye soruyor, Usta da ısrarla o soruya cevap vermiyormuş.
Neredeyse çıkış kapısına varmışlar, Kral hala sorusuna cevap alamayınca, Usta’ya dönüp;“O büyük yapıda ne yaptığınızı defalarca sormama rağmen bir türlü cevabını vermedin. Soruyu duymadın mı, yoksa anlamadın mı?” diye çıkışmış.
Usta, “Kralım siz orada ne yapıyorsunuz diye soruyorsunuz. Bir orada hiçbir şey yapmıyoruz. ‘Hiçbir şey yapmıyoruz,’ diye cevap versem, o da bir şey yapmak anlamına geliyor. Sizin sorunuza verecek bir yanıtım olmadığı için suskun kaldım,” demiş.
2500 yıl önce Buda tek başına arayışa girmiş uzun uğraşlar sonunda aydınlanmış. Buda gibi olmak isteyen insanlardan Budizm doğmuş. Japonya, Budizim’in bir çeşidi olan Zen-Budizimi benimsemiş. Bu dine inananların amacı, ‘Bu dünyaya neden geldim?’ sorusunun cevabını bulmaktır. Bunun için, hiçbir şey yapmadan oturup kendine dönüyorlar, bilindiği gibi buna meditasyon deniyor.
Kendine dönmek isteyenler, hiçbir şey yapmazken, kendinden kaçmak isteyenler; her an bir şeyle meşgul olmaya çalışırlar. Bir araştırmaya göre gençler yalnız kaldıklarında, en fazla on bir saniye sonra telefonlarına bakıyorlarmış. Sadece gençler değil, hemen herkes sürekli kendini meşgul edecek bir uğraşla, bilerek ya da bilmeyerek kendinden kaçıyor.
İnsanlar neden kendinden kaçıyor? Birincisi; insanlar kendine dönmenin bir anlamı, bir yararı olduğunu bilmiyor. İkincisi; insanlar kendine bakmaya korkuyorlar. Çünkü herkes kendini mükemmel ya da mükemmele yakın sanıyor. ‘Acaba ben sandığım gibi miyim,’ diyebilenler kendine bakabilir. Bundan korkanlar bakamaz.
Kendi ile yüzleşmek ve gereğini yapmak isteyenler kendine dönerken buna cesaret edemeyenler, kendinden kaçarlar. Her kim ne kadar kaçarsa kaçsın herkes kendini nispeten bilir. O nispi bildiklerinden bile ürkenler kendinden daha hızlı kaçarlar. Kendinden kaçanların bir şeyle meşgul olarak kendini oyalanması mümkündür ama dingin olmaları imkansızdır.