Bir kurum veya kuruluşun neyi, niçin yapıyor olduğu o organizasyonun politikalarında yazılıdır. Nasıl yapıyor olduğu karar verme yaklaşımını gösterir.
Politika ve prosedürler birbirleriyle birlikte ifade edilirler. Bu ifade; neyi niçin yapıyor olduğunu yazdıktan sonra nasıl, nerede, ne zaman ve kim tarafından yapılacağının yazılması gerektiği şartını gösterir. Buna da prosedür denir. Çoğunlukla politika belgesi olarak adlandırılır.
Prosedürü yazılmazsa veya politika belgesi oluşturulmazsa ben şunu yapıyorum, bunun için yapıyorum diye konuşmanın hiçbir anlamı yoktur. Ancak ülkemizde yaygın olan bu alışkanlıktır. Yapacağım… Yapılacaktır… Uygulayacağım… Uygulanacaktır… gibi ifadeler yararsızdır. Yapıldığı kanıtlanıncaya kadar.
Gerçek hayatta yaşananlar da politikaların göstergesidir. Şu anda ülkemizde yaşananlardan, şu politika net olarak anlaşılıyor. Türkiye Cumhuriyetinin şimdiye kadar oluşturulmuş olan tüm varlıklarını değiştireceğim. Hiç kimsenin görüşüne de ihtiyacım bulunmamakta.
Aslında yasal mevzuat var. Bir yasa onaylanmadan önce ilgili tüm tarafların görüşleri alınır. Yalnız görüş almak yetmemekte. Görüşlerin değerlendirildiği gösterilmeli. Neden kabul edildiği veya neden uygulanmadığı mutlaka yayımlanmalı. “Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik (R.G. 17.02.2006)” kapsamında “Düzenleyici etki analizi” uygulamasında bunlar açıklanmaktadır. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından da rehber oluşturulmuş. 14 yıl önce çıkarılmış olan bu yönetmeliğin önemi meslek odaları ile iş dünyasının sivil toplum kuruluşları (STK’ları) ve sosyal sorumluluk STK’ları tarafından anlaşılmış değildir.
Bu tür davranışların asıl nedeni bilgi temelli ve sistematik karar verme yaklaşımının yaygın olmamasıdır. Maalesef çoğunluğumuz böyleyiz. Olay yaşanmaya başlandığı zaman hızla durum kurtarmaya çalışıyoruz. Reaktif özelliğimizden dolayı durumu kurtarabiliyoruz. Bu kurtarmaların nedeni Cumhuriyetin ve Atatürk Devrimlerinin bize kazandırdıkları sayesindedir. Onların kaybedilmesi reaktif özelliğimizi de zedeleyecektir. Proaktif olmaya alışamadık bir türlü…
Yaklaşık 44 yıllık kamu kurumlarındaki; bilimsel, meslek ve sosyal sorumluluk alanlarındaki STK’lardaki deneyimlerimden bu sonuçları çıkardım. Şu sıralarda yaşananlar da gösteriyor değil mi?
Umarım ülkemizin aydınlık geleceği için yol haritası bir an önce çizilebilir.
İyi bir hafta diliyorum.
Sağlıklı, Sevgi ve Saygıyla kalın.