7 Aralık 2024 Cumartesi

ŞEFKAT

Hüseyin Güdücü

20-02-2020
Bize yazmak için tıklayınız.

            İzcilik kampına katılan delikanlılar kamp yapacağı yere ulaşmışlar. Hep birlikte çalışarak çadırlarını kurmuşlar. Oymakbaşı izcileri denetlemeye çıktığında, birinin yatağının altında gizlenmiş büyükçe bir şemsiye olduğunu görmüş. İzcilerin şemsiye taşıması yasak olduğundan Oymakbaşı; “Bu şemsiyeyi neden getirdiğini izah eder misin?” diye sormuş.

            Şemsiyeyle yakalanmaktan mahcup olan izci, ezilip büzülerek, “Efendim sizin bir anneniz var mı?” demiş.

            Bu hikayedeki annenin davranışı hepimize tanıdık gelir. Anneye bunu yaptıran çocuğuna duyduğu şefkattir. Anne şefkati yasak filan dinlemez onun önceliği çocuğunu korumaktır.

            Şefkat; sözlükte sevecenlik olarak tanımlanıyor. Ancak bu tanım, anne şefkatini tanımlamada eksik kalır. Anne şefkatini saf sevgi diye tanımlamak daha doğru olur. Çocuğu rahminde büyüten anne, onu kendinin bir parçası olarak görür. Onunla birdir, bütündür. (Çocuk da kendini anne ile bir bütün olarak görür.)  O yüzden anne kendisi için ne hissediyorsa çocuğu için de onu hisseder.

Oysa insanlar sevgiyi çok değişik biçimlerde tanımlıyorlar. Birincisi sevginin en yücesi görülen aşk. Aşk eğer saf aşk ise gerçek sevgidir. Ben aşığım diyenlere bakarsanız onların aşkının içinde şehvet görürsünüz. O yüzden aşıkların sevgisinin saf sevgi olduğuna inanmak pek kolay değildir.  

            İkincisi, insanların birbirine gösterdiği şefkate sevgi diyebilir miyiz? Bu şefkatin de saf olma ihtimali çok zayıftır. Bir insan diğerine şefkat gösteriyorsa, diğerine acıyor veya merhamet ediyor olabilir. Bu durumda kendisini diğerinden üstün görüyordur ki; sevgide üstünlük olmaz.

            Üçüncüsü, hoşgörüye sevgi deniyor. Eğer hoş görü anlayış ve değer verme içeriyorsa sevgidir. Yoksa ‘Ben seni hoş görecek kadar olgunum,’ böbürlenmesi içeriyorsa, sevginin yanından bile geçemez.

            Dördüncüsü, kıskançlığa sevgi deniyor. Kıskançlık eşini kendi malın gibi görmektir. Onun bir insan olduğunu unutup bir nesne haline getirmektir ki; bunun sevgiyle uzaktan yakından alakası yoktur.

            Sevgi; şehvet, böbürlenme, büyüklenme, gibi arzular içermez. Arzular motivasyonun eseridir, bir hedefi vardır. Sevginin ne motivasyonu, ne dürtüsü, ne de hedefi vardır.  Sevgi; çıkar, hesap tanımaz.

YORUM YAZ
BU YAZI HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR
Okur yorumları, kişilerin kendi görüşleridir. Bu yorumlardan sorumlu değildir.
YORUM YAZ
Hüseyin Güdücü - Diğer Yazıları
Bütün Hüseyin Güdücü Yazıları