İnsanlara, ‘Seni kimler sinirlendiriyor?’ diye sorsak alacağımız muhtemel cevaplar; hırsızlar, arsızlar, çapsızlar, yolsuzlar, haksızlık yapanlar, kurallara uymayanlar, söz dinlemezler, huysuzlar, geçimsizler, halden anlamayanlar, ülkeyi iyi yönetemeyenler, verimli çalışmayanlar, tatmin edici ücret vermeyenler, hainler, düşmanlar, kafirler, benim ideolojime ters gelenler vb. diyeceklerdir.
Bir de ‘Seni kimler mutlu ediyor?’ diye sorsak, alacağımız muhtemel cevaplar; anlayışlı, hoş görülü, merhametli, uyumlu, söz dinleyen, iyi huylu, akıllı başlı, munis, iş gören, sorun çıkarmayan, sen bilirsin diyenler vb. diyeceklerdir.
Eğer yukarıdakilerle hem fikirseniz size bir sorum var. Sizi sinirlendiren başkası, sizi mutlu eden başkası ise siz kendiniz olarak neredesiniz? Mutluğunuz ve sinirlenmeniz başkalarının elindeyse, sizin elinizden hiç bir şey gelmiyor mu? Siz ‘Etkisiz Eleman mısınız?’
Herkes kendi yaşamından sorumludur!
Bu sorumluluğu alamayanlar ‘Ben hassasım, elimde değil, en ufak bir şeye alınıyor ve üzülüyorum,’ diyorlar. Mutlu olmak ve ona buna sinirlenerek sinir küpü olmak istemeyenler hiçbir bahaneye sığınmadan, ilk önce; ‘başıma gelen her şeyden ben sorumluyum,’ diyebilmelidir.
‘Tamam, ben sorumluluğumu almak istiyorum,’ diyenler; kendini sinirlendiren ve mutlu eden mekanizmayı anlamak için, içine bakmalıdır. Buna farkındalık deniyor.
Mutsuz ve sinir küpü olanlar, içine baktıklarında, büyük ihtimalle; aç gözlülük, hırs, kin, nefret, kıskançlık, korku, kendini sevmeme, aşağılık komplesi, kendi ideolojisinin militanlığı, el ne der korkusuyla kendini ihmal etme vb şeyler göreceklerdir. Belki bunları fark etmek felaket gibi görünebilir ama işin güzel yanı, bunlar bizim doğamız değildir. Hepsi topluma yararlı olalım diye bize öğretildi. Bunları öğrendiysek, bunlardan vazgeçmeyi de öğrenebiliriz!
İçine bakanlar kendisini sinirlendiren ve mutsuz eden unsurları bir bir değiştirmeye, dönüştürmeye çabalarlar. Bu çaba şimdiye kadar seni sen yapan mekanizmayı ters yüz etmeye kalkışmak olduğu için belki de dünyanın en zor işidir. Zor olmasına zordur ama insan dünyada sadece kendini değiştirmeye muktedirdir. Kendini değiştiremeyenler, etrafındakileri değiştirmeye çalışırlar ki bu beyhude bir çabadır.
Sonuçta yaşamına yön vermek isteyen insanın önünde üç alternatif görünüyor. Birincisi beyhude çabalamak, ikincisi etkisiz eleman olmaya razı olmak, üçüncüsü içindeki toplum tarafından yerleştirilmiş mekanizmayı değiştirmek. Tercih sizin!