Hemen herkesin, en az bir isteği var. İnsanlar isteklerinin olacağı umuduyla yaşadıkları için, ‘Hiçbir isteğim yok,’ diyenlere kuşkuyla bakılıyor, doktorlar da böyle insanlara ‘çökkün,’ diyorlar.
‘İnsanın normalde bir isteği olmalı ve isteğinin gerçekleşmesi umuduyla yaşamalı,’ genellemesi, acaba gerçekten doğru mudur, yoksa başka bir yol var mıdır?
Bir meslek sahibi olmak istemeyen öğrenci okula gitmez, hiçbir isteği olmayan yetişkin, işe gitmez, kimse üstüne düşeni yapmaz, o zaman, bu düzen yürümez diyebilirsiniz ve çok haklı olursunuz. İşte zaten mevcut düzenin yürümesi için insanlara umut verilmiş.
İsteğini gerçekleştirmek isteyen, isteme derecesi kadar çaba gösterir. Bu çabaya ‘hırs’ diyoruz. Öyleyse istekli olmak, az ya da çok hırslı olmaktır. İstenen şey gelecekte bir zamanda olacağına göre, hırslı insanın gözü gelecekte olur. Sadece geleceğe baktığından, ‘bu an’ ona göre bekleme salonunda kaybedilen zamandır. Dahası, sabırsızlar için, ‘bu an’ engel, aceleciler için, düşman gibi görünür. İşte bu yüzden, insanın anı yaşamasına engel olan şey, hırsıdır. Ayrıca isteğine kavuşmak için yola çıkanları, koca bir hüsran beklemektedir. Başarısızlık zaten hüsrandır ama başarı daha büyük hüsrandır. Çünkü başardıkları şey, bekledikleri sevinci, mutluluğu getirmez. Başarı kazananlar; hem isteğini elde etmek için sarf ettikleri çabaya yanarlar, hem de, heba ettikleri ‘bu anlara.’
Ünlü bir düşünür, büyük Zen piri Joshu’nun yanına gitmiş. Pir kendini kabul edip buyurun deyince; “Temel öğretiniz nedir?” diye sormuş. Pir, “Sıcakken sıcaktır, soğukken soğuktur,” demiş. Bu basit cümlede umduğunu bulamayan büyük düşünür, sinirlenmiş, “Benimle alay mı ediyorsunuz, felsefeniz bu mu? Sıcakken sıcaktır, soğukken soğuktur.”
Joshu: “Öğrencilerime öğrettiğim şeyin tamamı budur. Sadece o anda yaşayın, her ne olursa, sıcakken sıcaktır, aksini arzulamayın.”
Zen piri öğrencilerine, sıcakken sıcağı, soğukken soğuğu kabullenin, bu anda ne vuku buluyorsa onu kabul edin, diyor. Eğer böyle yapılabilse, insan bir sıkıntı yaşar mı?
İşler benim istediğim gibi olsun demek, neyin nasıl olacağına ben hükmetmek istiyorum demektir. Herkes böyle düşündüğü için ortak akılda bulaşamıyoruz ve sürekli çatışma yaşıyoruz.
Anlaşılan isteklerimiz, olana razı olmayıp, itiraz etmemize yol açıyor. İşler daha düzgün olsun diye elinden gelini yapmak gerekli ama olanı kabul etmemek sıkıntıdan başka bir şey getirmiyor. Öyle görünüyor ki, en büyük isteğimiz, isteklerden vazgeçmek olmalı.