Birine saldırıp onu yaralayan veya öldüren suçlular, kendini savunurken, ‘Beni tahrik etti’ diyorlar. Mahkemeler suçlunun tahrik edildiğine kanaat getirse, onun cezasında indirim yapıyorlar. Görüldüğü gibi tahrik, hem olana, hem edene zarar veriyor. Hal böyle ise buna çareyi tahrik olan mı, eden mi bulabilir?
Bir kere insanı tahrik eden şey, dış kaynaklı değildir!
Tahrik olan; bastırılmış arzudur, bastırılmış öfkedir, bastırılmış sekstir, bastırılmış hırstır, bastırılmış enerjidir. ‘Kahpe içerideyse kapı kilit tutmaz’ misali, tahrik olucu içerideyse, tahrik edici yerden gökten yağar.
İnsan duygularını neden bastırır?
İnsanın duyguları doğaldır, haksızlığa uğradığını düşünürse öfkelenir, yaşamının tehdit altında olduğunu düşünürse korkar, belli bir yaşa geldiğinde karşı cinse ilgi duyar, sempatik bulduğundan hoşlanır, bulmadığından hoşlanmaz. Ancak aileler çocuğu istediği kalıba sokmak için onun doğallığına müdahale ediyorlar. Öfkesini gösteren çocuk, kınanıyor, korkan bir çocuk aşağılanıyor. Çocuğa bu kişiden hoşlan, bundan hoşlanma deniyor. Çocuk genç olduğunda cinsel arzuları aktif hale gelince, bunları göstermek ayıptır, günahtır diyorlar. Çocuğun doğallığına gem vuruyorlar. Böyle yetişen çocuklara, duygularını bastırmaktan başka çare kalmıyor.
Bastırılmış duygular içeride müthiş bir gerilime yol açıyor. Bu gerilimin kendinden kaynaklandığı göremeyenler, bunun suçlusunu dışarıda arıyorlar. Kendileri gerim gerim gerilirken, hiçbir şeyi umursamadan duygularını apaçık ortaya koyanları görünce, haksızlığa uğramış hissediyorlar. Bu hisle içlerindeki gerilim bir kat daha artıyor. Zaten içindeki gerilimin intikamını almak fırsat kollayan bu insanlar, aradığı suçluyu bulmuş oluyorlar. Böyle birini bulunca, ‘Beni tahrik ettin,’ diyerek, hıncını bu kişiden çıkarıyorlar.
Olayı somutlaştırmak için bir örnek verelim: Ev yapmak için yola çıkan iki adam düşünelim. Birincisi evin planını mimara çizdiriyor, inşaat mühendisine yaptırıyor. Tabii evin temeli sağlam atılıyor, yalıtımı iyi yapılıyor, inşaat malzemesi gereği gibi kullanıyor. İkincisi geleneksel usullere göre derme çatma bir ev yapıyor. Bunlar evlerinde otururken kar, yağmur yağdığında, rüzgar estiğinde, sıcaklar bastırdığında ne olur? Birincisi penceresinden yağışın keyfini çıkarır, ikincisinin çatısı akar, ev nem alır vba. Şimdi çatısı akan adamın, bundan yağmuru sorumlu tutup, yağmura kızması neyi değiştirir?
Yağmura kızan ile başkası beni tahrik etti diyen aynı kafadır. Yağmur doğası gereği, bulutlar nemle dolunca yağar. Birinin çatısının akmasında yağmurun zerrece kabahati yoktur. Yağmurdan korunmak isteyen korunaklı ev yapar, yapamadıysa çatısını onarır. Aynı şekilde tahrik olanın, tahrik edene kızması hiçbir şeyi değiştirmez. Gerilimden kurtulmak isteyen içindeki 'tahrik olucuyu' onarmalıdır.