Bazı insanların mesafeli olduğu hepimizin malumudur. Yetkili insanların, gücünden yararlanmak isteyen dalkavuklara mesafe koyması nispeten anlaşılabilir bir şeydir. Peki, günlük insan ilişkilerinde mesafe koymak neyin nesidir? Buna niçin ihtiyaç duyulur?
Mesafe koymanın birinci nedeni; kendisini mükemmel gösterme isteğidir. İnsanlar beni yakından görürse bir eksiğimi, açığımı görürler, o zaman mükemmel olmadığımı fark ederler diye endişe edenler böyle davranırlar.
İkincisi; karşımdakine mükemmel olduğum imajını verirsem, ‘karşısı beni önemser, hesaba alır, benim üstünlüğümü kabul eder, benim onu yönetmeme razı olur,’ diye düşünür. Kendini ederinden fazlaya pazarlamış, karşı tarafı etkilemiş, onu kendi istediği gibi yönetme daha doğrusu kullanma fırsatı elde etmeyi hesap eder..
Bütün bunlar mantığın hesabıdır, o sürekli taktik yapar. Mantıkla hareket edenler karşı karşıya gelince bir taktik savaşı, karşılıklı mücadele başlar. Her iki taraf mücadeleyi kazanıp ötekine hükmetmeye çalışır. Bazen biri kazanıp üstünlük sağladığında, diğeri rövanşı almak için yeni taktikler peşindedir. Bunlara sorarsanız hayat mücadeledir!
‘Elbette mantığımızı kullanacağız, başka nasıl olacak ki!’ diyorsanız, kalbinizi devre dışı bıraktığınızı hatırlatmak isterim. Mantık sadece kazanmayı, her zaman, her yerde kazanmayı talep ediyor. Kazanma uğruna karşısındaki insanın insan olduğunu dahi umursamaz. Mantık kişiye mükemmel görünme taktiği uygulatıp, mesafe koymanın çıkarına uygun olduğunu söyler.
Mantıkla gidenler yarattığı imajı her daim korumak için sürekli rol yapacaklar, doğal davranamayacaklardır. Daima rol yapmak ne kadar yorucu, sıkıntılı olacaktır.
Kalp hoş olmayı seçer, onun kazanmak diye bir derdi yoktur. Kalbini yeniden hatırlamak isteyenler için güzel bir hikaye:
Bir derviş bir ağaç gölgesinde oturmuş tespih çekiyormuş. Genç bir kızın kolunda elma sepeti ile neşeli bir şekilde yürüdüğünü görünce, onunla biraz hasbıhal etmek istemiş. Ona; “O elmaları kime götürüyorsun?” diye sormuş. Genç kız; şu dağın ardında yavuklum var ona götürüyorum,” demiş. Derviş dede, “Sepetinde kaç tane elma var?”demiş. Genç kız, “İnsan sevdiğine götürdüğü elmaları sayar mı hiç, a derviş baba?” demiş. O ana kadar çektiği tespihi sayıp duran derviş, sevginin anlamını yeniden hatırlamış.
Kalp saymaz, hesap tutmaz, beklemez, taktik bilmez, olduğundan farklı görünmek derdine düşmez, sadece sever.