7 Aralık 2024 Cumartesi

ALIŞKANLIKLARIN ETKİSİ

Hüseyin Güdücü

10-10-2019
Bize yazmak için tıklayınız.

            Bir Amerikalı, bir İngiliz, bir İrlandalı, bir yamaca oturmuşlar atış mangasını izliyorlarmış. Amerikalının akına bir muziplik gelmiş. Arkadaşlarına; “Bakın şimdi bunların ateş etmesini durduracağız. İlk önce ben yapacağım, manganın dikkatini dağıtacak bir şey söyleyip tepeye doğru koşacağım. Beni seyredin sonra sırayla siz yapın,” demiş.

Amerikalı, atış mangasının nişan almasını beklemiş, tam ateş edecekleri sırada, “kasırga!” diye bağırıp tepeye doğru koşmaya başlamış. Askerler arkaya dönüp bakmış, bir şey olmadığını görünce tekrar nişan almışlar. Bu sırada İngiliz, “Sel geliyor!” diye bağırmış ve tepeye doğru koşmaya başlamış. Askerler gene dönüp bakmışlar, yine söylenenin asılsız olduğunu anlayınca, tekrar nişan almışlar.

Sıra İrlandalıya gelmiş. Tam zamanını beklemiş ve  “Ateş,” diye bağırmış.

İrlandalının alışkanlığı asıl yapması gerekene mani olmuş.

İnsanın asıl yapması gereken; o anki durumu ölçüp biçip, kendince doğru olanı, güzel olanı, münasip olanı, içinden geldiği gibi, başkasını zarara uğratmadan yapmaktır.

Ne yazık ki büyük çoğunluk, asıl yapması gereken yerine, alışık olduğu gibi, yapmayı tercih ediyor.  Doğal davranmayı bilmediği için alemin yaptığı gibi yapmak, zamanın ruhuna uygun davranmak kolayına geliyor. Zamanın ruhu; ne giyeceğimizi, ne yiyeceğimizi, hangi teknolojik aletleri kullanacağımızı, nasıl bir evde oturacağımızı, hatta nasıl düğün yapacağımızı bile etkiliyor. Üstelik bu bana uygun değil diyenlere, uyumsuz, dinozor diyorlar.

Alışkanlıklara göre davrananlar, hayatı bir nevi otomatiğe bağlamış gibi oluyorlar. İnsanlara alışık olduğu gibi yapmak kolay geliyor. Kolay gelmesi güzel ama biraz ruhsuz olmuyor mu? Ayrıca her işi otomatiğe bağlamak insanı robot haline getirmiyor mu? Robot gibi olmak muhakeme etmeye, olan biteni anlamaya engel olmuyor mu? Otomatik bir yaşam sürmek yavan kaçmıyor mu?

Böyle bir yaşamı yavan bulanlar, alışkanlıklarla bir şeyler yapmaktan ziyade bir şey olmayı tercih ederler. Bir şey olmayı tercih edenler, bilinç potansiyelinin kapısını aralamış olurlar. Bu yol bilinci yükseltme yoludur.

Her kimin, her ne problemi varsa, bunu mevcut bilinç düzeyi ile çözebilmesi mümkün değildir. Zira o sorun zaten o bilinç düzeyinin sorunudur. Bu günkü sorunlarından kurtulmak isteyenler, bir üst bilinç seviyene erişmeye bakmalıdır. Bir üst bilinç seviyesinde, bugün sorun denilen şey komik bir anıya dönüşecektir.

YORUM YAZ
BU YAZI HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR
Okur yorumları, kişilerin kendi görüşleridir. Bu yorumlardan sorumlu değildir.
YORUM YAZ
Hüseyin Güdücü - Diğer Yazıları
Bütün Hüseyin Güdücü Yazıları