Buda, on iki yıl sonra kendi köyüne gitmiş. Bütün köy onu karşılamak için köyün girişinde toplanmış. Babası da karşılayanlar arasındaymış. Köye vardığında, babası; “Sen benim oğlumsun, sen bir prenssin, prens gibi davranmalısın. Evimiz sana hala açıktır. Eve dönmeye ve özür dilemeye hazırsan seni hemen affedebilirim. Bizim soyumuzda hiç kimse dilenmedi, seni dilenci kılığı ile yiyecek dilenirken görmek içimi acıtıyor. Beni bu acıdan kurtar,” demiş.
Buda; “Yanılıyorsun. Senin aracılığınla geldim ama senin ailene ait değilim. Senin ailende dilenen yok ama ben her zaman sadaka dilendim. Benim yolum bu,” demiş.
Çocuğunuz size, ‘Senin aracılığınla geldim ama senin ailene ait değilim’ dese, tepkiniz ne olurdu? ‘Evet, evladım doğru söylüyorsun,’ diyebilecek bir babayiğit tanıyor musunuz? Buda’nın babası bile, ‘Buda’ olmuş oğluna böyle diyememiş.
Buda, gerçeği söylemektedir ama ortalama insan gerçeğe değil işine gelene bakar. Onların evlatlardan ciddi beklentileri vardır. İsterler ki; evlatlar ömür boyu aileye bağlı kalsın, ailenin güvencesi, umudu, yaşam sevinci olsun. Bunu sağlamak için, bildikleri en iyi yöntemleri uygulamışlar, ‘Yememiş yedirmiş, giymemiş giydirmişlerdir.’
İyi hoş da burada bir soru ortaya çıkmaktadır! Çocuk ailesinin beklediği gibi olursa bundan anne babası memnun olacaktır ama acaba kendisi hayatından memnun olacak mıdır? Galiba bu mümkün değildir. Çünkü ailesinin istediği gibi olmak için, kendi gibi olmaktan vazgeçmek zorundadır. Çoğu insan bu durumda ortayı bulmaya, hem anne babayı hem de kendini memnun etmeye çalışır. Böyle yapmaya çalışanlar, ne kendini ne de ailesini ziyadesiyle memnun edemezler. Sadece olduğu kadarına razı olur böylece idare ederler.
İdare etmeyi seçenler her daim belli ölçüde sıkıntıya razı olmuş olurlar. Zira kendi gibi olamayanların kalbi içten içe itiraz edeceğinden, gönül bir türlü hoş olamayacaktır. Bu yüzden bu insanlar her daim nedenini bilemedikleri bir kalp sızısı çekeceklerdir. Bu sızıyı ortadan kaldırmanın çaresini bulamadıkları için; unutmanın, duymazdan gelmenin, yani kendini oyalamanın yolunu arayacaktır.
Günümüzde insanın en baş sorunu potansiyelinin engellenmiş olmasıdır. Bu yüzden anne babaların evladına yapabileceği en büyük iyilik, onun kendisi olmasına, potansiyelinin ortaya çıkmasına elinden geldiğince yardımcı olmaktır.