Temizlik anlayışı konusunun tartışılması gerektiği bir ülkede yaşıyoruz. İslamlığın temel ilkelerinden birisidir temizlik. Ancak net anlaşılamadığı söylenebilir.
Geçtiğimiz hafta Devlet Demir Yolları treniyle Denizli’den İzmir’e gittim. Gar tuvaleti korkunçtu. Kelimelerle anlatılamaz. Fotoğrafını çekecektim. Ancak öyle bir görüntünün telefon arşivimde olmasına dayanamayacağımı düşündüm.
Sonra trene bindim. Tren az da olsa idrar kokuyordu. Koltuklar leke içerisindeydi. Tren temizlik görevlilerinin temizlik konusunda eğitilmeleri gerektiği hemen anlaşılıyordu. Yerlerde ve yanlardaki bağlantı yerleri pislik doluydu. Kıyı ve köşeler iyi temizlenmediğinden zamanla taşlaşacağı bilinen bir şeydir. Bazı yerlerde bu görüntülerin bulunduğunu da belirtmeliyim.
Bu konular yönetim sorumluluğundadır. Temizlik personelini işe onlar alırlar. Yetkinlik dereceleri konusunda iyi değerlendirme yapmadıkları sonucuna varılıyor.
Diğer konu da Denizli’deki inşaatlar. Çevrelerini çok kirletiyorlar. Kirlilik yanında yaşamsal risklere de neden olduklarını vurgulamak gerekli. Örneğin, Çamlık Gün Alışveriş binasının çapraz karşı köşesindeki inşaat. Kum, toprak yığınları kontrollü değil. Yola taşmış durumda. Çevresine o kadar kirlilik yaratıyor ki! Kontrolü nasıl yapılıyor? Bilemiyorum. Bu olgudan şu dersler çıkarılabilir: İnşaat sorumlusunun çevre konusunda daha bilinçlendirilmesi gerekiyor. Denizli vatandaşlarının yaşam kalitesini sağlamaktan sorumlu kurumun da sorumlulukları konusunu gözden geçirmesi gerekiyor.
Diğer bir olgu da tekrar tekrar kazılan yollar. Bu yolların yaşam kalitemizi çok faktörlü etkilediğini birkaç kez vurgulamaktayım. Ancak geçen gün öyle yollara girmek zorunda kaldım ki! O yol kenarlarındaki evler nasıl tahammül ediyorlar? Diye sorgulamadan edemedim. Evlerine giderken yürümek zorunda kaldıkları tozlu yollar ve evlerine giren tozlar… Tabii bunların yanında her an risk altındalar. Yollar inişli yokuşlu, korumasız çukurlar var. Düşme riski çok yüksek. Düşebilirler ve çok sayıda hasar görebilirler. Bu da farklı bir kalitesizlik nedeni.
Düşünüldüğü zaman evlerimizdeki temizlik uygulamalarımız toplu yerlerdeki temizlik davranışlarımızla uyuşmuyor. Trende koltuk arkasında gördüğüm lekeleri evimizdeki bir koltukta çoğunlukla göremeyiz. Evimizdeki hiçbir tuvalet Gar’da gördüğüm klozet gibi kesinlikle olamaz. Toplu yerlerin tuvaletlerde yerlerde gördüğümüz tuvalet kağıtları hiçbir evin tuvaletinde yerde gözlenmez. Denizli’nin ara sokaklarının tozlu durumu hiçbir Belediye yöneticisinin evinin önündeki yolda yaşanmaz.
Temizlik anlayışının yaşanan yere göre farklılık gösterdiği toplumları oluşturan kişiler hakkında sosyolog ya da toplum bilimcileri nasıl açıklama yapıyorlar? Bilemiyorum. Ancak bildiğim bir şey var ki kalite yönetiminde davranışlar yere ve kişiye göre değişkenlik göstermez. Gösteriyorsa o kurum ya da kuruluşta kaliteden bahsedilemez.
İyi bir hafta dileklerimle,
Sevgi ve Saygıyla kalın.