Bilgi çağı insanın iş yükünü artırdı. Bireyin en iyi bilgiyi elde etme kapasitesini zorluyor. Birey, dijital ortamın sağladığı bilgiler arasından en iyiyi seçemiyor.
Bu bağlamda “kanıta dayalı uygulamalar” bilimi ortaya çıktı. Kanıta dayalı uygulamalar müfredatında “tarama stratejileri” başlığında bir konu var. Bu başlıkta, hangi sözcükler yazılırsa İnternet’teki tarama motorlarında en iyi kanıta erişilebileceğinin yolları öğreniliyor. Bu sözcükler “anahtar sözcükler” olarak adlandırılıyor. Bu anahtar sözcüklere karar verilmesi yolu da başka bir başlık altında işleniyor.
Dijitalleşmenin kurallarından birisi, bu anahtar sözcüklere net ve doğru olarak karar verilmesi.
Bunun için “terminoloji, adlandırma ve kodlama” başlıklarında çalışmalar yapılıyor. Her alan için geçerli.
1970’lerde bilgisayar kodlamalarından FORTRAN II yazılım dersini aldık. O zaman bize bu konu çok iyi anlatıldı. Bilgisayar programları yazılırken adlandırmanın önemi, adlandırmalar uzun olduğu için kodlamaların gerekliliği, 48 yıl önce vurgulandı.
Adlandırmanın farklı bir önemi var. Gelişmiş ülkelerde adlandırmalara çok önem verilir. Öncelikle takım çalışmalarında başarı, karşılıklı konuşmalarda birbirimizi anlayabilmemiz ve dijital ortamlarda kolay erişilebilirlik için aynı kavram için kullanılan adlandırılmaların harmonize edilmesi şart. Bunun için de her alan için ortak çalışmalar gerekiyor.
Yıllar önce çalışmalarını izlediğim bir bilimsel çalışma grubunda tek bir adlandırma için oldukça uzun çalışma yapıldı. Sonunda molekülün özelliğini ve oluşma evrelerini açıklayıcı bir adlandırmaya karar verildi.
Yıllardır uluslararası boyutlardaki çalışmaları ve Türkiye’deki çalışmaları hem izleme hem bizzat içinde bulunma olanağım oldu. Ülkemizde yasal otorite ve bilimsel ve meslek ortamı bu konuya önem vermiyor. Farkında mı o konuda dahi kaygılarım var. Çok sayıda kanıtım bulunmakta.
O zaman ne olur? Veri, elektronik ortama ortaklaşmış adlandırma ve/veya kodlama ile yüklenemez. Dijital ortamdan anlamlı bilgi elde edilmesi hayal olur.
Dolayısıyla veri madenciliği uygulamaları da gerçekleştirilemez. Sadece, her alanda olduğu gibi büyük zirveler, konferanslar vb. toplantılarda gövde gösterisinden ileri gidilemez.
Alanların çoğunda olduğu gibi dijitalleşme kurallarının bilimsel temelli öğrenilmemesinin ve uygulanmamasının etkileri neler olur? Matbaanın 300 yıl sonra ülkemize girmesindeki etkileri gibi etkileri olacaktır. Bu etkileri halen yaşadığımızı unutmayalım. Ülkemizdeki gerçek mevcut durumlar anlaşılamayacaktır. Mevcut durumunu kanıta dayalı gösteremeyen ülkeler gelişemezler. Bunun yanında, dünyadaki duruma göre hedefler koymak yeterli olamayacaktır.
Aslında çok yetenekli gençlerimiz var. Onlara ortam sağlamak için sorumlular şimdi harekete geçse, en iyimser yaklaşımla 10-20 yıl sonra, dünyadaki gelişmişlerin şimdiki durumunu yakalayabiliriz.
Kalitenin sağlanabilmesi için alt yapının kurulması bilimsel gerçeklere dayalı yönetim sistemlerine bağlıdır.
İyi bir hafta dileklerimle,
Sevgi ve Saygıyla kalın.