Anne babalar değişime açık mısınız? “Çocuğuma hangi öğretmeni bulayım” yaklaşımı ağır mı basıyor? Öğretmenleri seçerken hangi ölçütlere dikkat ediyorsunuz?
Geçen haftalarda Ufuk Tarhan’a bir veli, şu soruyu yöneltti. “Bu anlattıklarınıza odaklı okul açmayı düşünüyor musunuz?” Sorusunda haklıydı, okul arayışı içerisinde olduğu anlaşılıyordu. Ancak Ufuk Tarhan’ın yanıtı daha net ve anlamlıydı. “Önce kendinizi değiştirin, (ev okulu) da olabilir”. “Ev okulu” yanında değişime ayak uyduran anne babalar okulları da yönlendirebilirler, eğitim sistemini de…
Her birimiz, vatandaş olarak, devletin ve okulların müşterisi veya yararlananı olduğumuzu unutmayalım “-Müşteri diye yazınca paraya odaklılık zannediliyor ancak kalite terminolojisinde diğer yararlananlardan farklılık olsun diye bu ifade kullanılıyor. Artık kar amaçlı olanı ve kar amaçlı olmayanı ayırmakta yarar var. Kar amaçlı olmayan da tasarruf ve verimlilik amaçlı olmalıdır”. Kalite güvencesi uygulamalarına göre çocuğu hangi eğitim kurumu veya kuruluşunda okuyorsa veliler o organizasyonun paydaşlarıdır. Paydaşlar belirli aralıklarla öneri, istek ve şikâyetlerini yazarak organizasyonun sürekli iyileşmesine katkı sağlamalıdır. Ancak bu alanda da alışkanlarımızı sorgulamalıyız. Kalite kültürünün ne derece yaygın olduğu değerlendirilmesi gereken konulardan birisidir.
Yaklaşık 40 yıldır kalite yönetimiyle ilgilenen birisi olarak yurt dışına göre çok farklı olduğumuzu net olarak gözlemekteyim. Her şeyi karşısından bekleyen bireylerin çoğunlukta olduğu bir toplumuz. “Ben ne katıyorum?” Sorusunu genellikle sormuyoruz. Takım çalışmalarına yatkın değiliz. Sistematik yaklaşımları kazanmıyoruz. “Koltuğa kim oturuyorsa onun dediği olur” yaklaşımı yaygın.
Öyle bir devirde yaşıyoruz ki! Neredeyse bir gün sonraki değişikliklere hazır olmak zorundayız. Bunun için hepimiz hazırlıklı ve kendimize düşen görevlerin mutlaka bilincinde olmalıyız. Takım çalışması ve görev paylaşımı şart. Teknolojinin sağladıklarına tek kişinin beyin ve fiziksel gücü yeterli olamıyor.
Takım çalışmaları derken yazılı dokümanlar gündeme geliyor. Yazılı doküman hazırlamak en zorlayıcı olanı. Satır araları hiç okunmuyor. Kısa ve öz yazmak gerekiyor. Biliyorsunuz kısa ve öz yazmak çok zordur. Anlamlı ve verimli olması sağlanmalı. Bu konuya kendini adayan çok az insan var. Okumak ve gerçek bilgiyi toplamak konusunda da çok yeterli olamadığımız söylenebilir. Dijital teknolojinin avantajlarından yararlanmalıyız.
Diğer önemli konu da söylediği ile icraatı farklı olanlar yazmayı çok sevmez. Yazılı dokümanı engelleme nedenlerinden birisidir. Bunu aşmalıyız.
Takım çalışmaları için aynı dilden konuşmak önemli. Kalite sistemi kurulması çalışmalarında bu yaklaşım öğreniliyor. Bu nedenle “ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemleri Şartları” Standardını hepimiz anlamalıyız. Zorlayıcı olsa da bir yerden başlamak gerekiyor.
Aynı topluluğun üyesiysek (eğitim kurum, lokanta, market, sivil topum kuruluşu vb.) öncelikle bazı bilgileri kazanmalıyız. Bu bilgiler önceliklerine göre sıralanmalı. Topluluğun bilgi durumuna göre hep birlikte ortak terminoloji ve bilgi havuzu oluşturulmalı.
Öncelikli olanların başında süreçlerle yönetim, dolayısıyla süreç yönetimi ve proje yönetimi geliyor. Projelendirmek yaklaşımını kazanmalıyız.
Temel bilgilerin de ilköğretimden itibaren kazanılmış olması şart. Örneğin, yüksek lisans öğrencisine halen ondalık rakamların anlamlı şekilde yazılmasını ve oran ile fraksiyon arasındaki farkı öğretmek zorunda kalıyorsanız ülkenin eğitim sistemini düşünün. Bu tür daha önceden kazanılması gereken bilgiler için enerji kaybediliyorsa gelecek nasıl yakalanabilir?
Durum kurtararak değil, sistemli ve planlı hareket etmek, belirli aralıklarla şu soruları sormak alışkanlığını kazanmalıyız? Tabii ki sadece sormak değil, yanıtları da kanıtlarıyla sunulmalı.
Ne yapmak istedik veya istiyoruz (politika yazılmalı)?
Neyi, nasıl yapacağımız yollarına karar verdik mi (Süreçler belirlenmeli, faaliyetler yazılmalı, kaynaklar sağlanmalı, belirsizlikleri giderecek dokümanlar hazırlanmalı, kontrol planı yapılmalı)?
İşler istediğimiz gibi yürüyor mu (kontroller gerçekleştirilmeli)?
Neleri iyileştirmeliyiz (kanıtlara göre değerlendirilmeli)?
Geleceğe yönelik hangi katkıları sağlamalıyız (proaktif olunmalı, gelecekte var olabilmek için eğitim, teknoloji vb. katkılar planlanmalı)?
Farkında mıyız?
İyi bir hafta dileklerimle,
Sevgi ve Saygıyla kalın.